
Esas No: 2015/9688
Karar No: 2015/11831
Karar Tarihi: 15.06.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/9688 Esas 2015/11831 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Somut olayda, Mahkemece, 29.09.2014 tarihli kararda ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiş, Kurum vekilinin temyizi üzerine Dairemizce, “2007/7 ay ile 2009/5. aylar arasındaki döneme ilişkin dava dışı şirketin prim borçlarından dolayı 6183 sayılı Yasa uyarınca 2009/22463 ve 22464 sayılı icra takibi yapıldığı, davacıya 22464 sayılı takip
dosyasından ödeme emrinin 22.04.2010 tarihinde tebliğ edildiği, anılan takip dosyasından davacıya yapılan bir idari karar tebliğinin bulunmadığı, eldeki davanın ise 6183 sayılı Kanunun 58. Maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.” gerekçesi ile anılan karar bozulmuştur. Bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi sonucu, 2009/22464 sayılı takip yönünden eldeki ödeme emrinin iptali davasının süresinde açılmadığı sabit olmuş ve bu yönde davalı kurum lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Olayda, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık anılan takip dosyasından düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilemez.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, mahkemece, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 1. Bendinin (b) alt bendinin silinerek yerine “1-b) 2009/22464 sayılı takip dosyası yönünden eldeki ödeme emrinin iptali davasının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından anılan takibe yönelik ödeme emrinin iptali talebinin reddine,” sözcüklerinin yazılmasına, 2. bendin devamına “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,” sözcüklerinin eklenmesine, 4. bendin silinerek yerine, “4- Davacı tarafından yapılan 214,00 TL. yargılama giderinden kabul ret oranına göre takdiren 197,00 TL. sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi