9. Hukuk Dairesi 2011/51174 E. , 2014/1110 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 13. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/07/2011
NUMARASI : 2006/531-2011/470
Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, günlük sefer ücreti, izin ücreti ile ikramiye alacaklarının ödetilmesine, birleşen dosya davacısı, senedin iptali ve icra tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı birleşen dosya davacısı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A)Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 25.05.2005 tarihinde davalı ..Petrol şirketinde şoför olarak 800 TL maaşla çalışmaya başladığını, ücret bordroları ve sigorta primlerinin asgari ücret üzerinden düzenlendiğini, davacıya çalıştığı sürece ödenmesi gereken sefer, fazla mesai vs. ücretlerin ödenmediğini, davacının ücretlerinin ödenmesi için davalı şirket yetkilisine başvurduğunda reddedildiğini, bunun üzerine iş akdinin 26.05.2006 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, sefer ücreti, ikramiye ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili birleşen dava ile de, davalı olarak şirket ve gerçek kişiyi göstererek, açılan davaya ilişkin dilekçenin tebliğinden sonra davalılardan .. şirketi çalışanı ve işveren vekili olan Metin Tekin tarafından İcra Müdürlüğü kanalı ile 20.000 TL’lik icra takibi yapıldığını, oysa icraya konulan senedin davacıdan işe girerken alınan teminat senedi olduğunu, işveren vekili tarafından sonradan doldurulup davacının Ankara 13. İş Mahkemesinde görülen davadaki taleplerinden icra tazyiki ile vazgeçirmeye çalışmak veya çıkacak tazminatı kambiyo senedi ile bertaraf etmek olduğunu, davalı işveren ve vekilinin davacının iş akdinden kaynaklanan alacaklarını ödemezken, 20.000 TL gibi bir miktarı borç vermelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca işverenin çalışanına borç değil ancak avans verebileceğini, işveren veya vekilinin çalışanının aylık maaşının 15 katı gibi bir rakamı avans olarak da vermesinin mümkün olmadığını iddia ederek FİH saklı kalmak üzere davacıdan alınan senedin iptali ile kötü niyetli takip nedeniyle % 40 icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı şirket vekili asıl dava karşısında, davacının 02.06.2005 tarihi itibariyle çalışmaya başladığını, davacının yanlış ve yanıltıcı bir şekilde bu tarihi belirterek amacının 1 yıllık süreyi doldurmadığı halde, doldurmuş gibi göstererek kıdem tazminatı talep ettiğini, davacının 25.05.2006 tarihinde işyerinden kendi isteği ile ayrıldığını ve buna dair belgeyi de kendisinin yazıp imzaladığını, işe giriş tarihinin 02.06.2005 olduğunun işe giriş bildirgesi ve iş sözleşmesi ile ispatlı olduğunu, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının asgari ücretle çalıştığını, bunun iş sözleşmesi ve aylık hesap pusulalarında ispatlı olduğunu, davacının yaptığı fazla mesai ücretlerinin ödendiğini, ayrıca davacının şirkete gönderdiği ihtarnamede sağlık problemlerinin çıkması üzerine iş akdini haklı nedenle feshettiğini beyan ettiğini, sağlık problemlerini sağlık kurulu raporu ile kanıtlaması gerektiğini, yapılan sözleşmede ikramiye ödemesi yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi, herhangi bir işyeri uygulaması da bulunmadığını, bir yıllık çalışma süresini doldurmadığından ücretli izne de hak kazanmadığını savunmuştur.
Birleşen dava karşısında davalı Metin vekili, Asliye Hukuk veya Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, İş Mahkemesi ile ilgisi olmadığını, Metin Tekin ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkinin de müvekkilini ilgilendirmediğini, yetkili mahkemenin de Elmadağ Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi olduğunu, birleştirme talebini kabul etmediklerini, davacı ile müvekkili aynı işyerinde çalışırken davacının müvekkilinden borç istediğini, buna karşılık davaya konu bononun düzenlendiğini, senedin tamamen bu borca karşılık verildiğini, davacı borcunu uzun süre ödemeyince müvekkilinin de zorunlu olarak icra takibine başladığını, senedin bedelsiz kalmasının söz konusu olmadığını, senede yönelik davasını eşdeğer yazılı belgelerle ispatlaması gerektiğini savunarak öncelikle davanın görev ve yetki yönünden reddine, birleştirme talebinin koşulları oluşmadığından reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dava karşısında davalı şirket vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın öncelikle husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, usulünce düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddini talep ettiklerini, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, birleştirme talebine itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine, % 40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, ikramiye, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili ve günlük sefer ücreti ile ilgili taleplerin sübut bulmadığından reddine, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline, birleşen dava ile ilgili olarak davalı Metin yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Dava konusu senedin gerek ödeme, gerekse tanzim tarihleri kaşe ile doldurulmuş olup, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından teminat senedi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca işe giren yeni işçiye işveren temsilcisi tarafından 20.000 TL elden borç verilmesi de hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, teminat senedi olduğu açıkça anlaşılan senedin iptali ile kötü niyetli takip nedeniyle icra tazminatının hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.