4. Ceza Dairesi 2020/31909 E. , 2021/8434 K.
"İçtihat Metni"K A R A R
Birden fazla kişi ile tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2013 tarihli ve 2013/123 esas, 2013/552 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: "Dosya kapsamına göre; sanık ..."ın kardeşi olan...ile birlikte anneleri olan müşteki Meryem Yılmaz"ın gıyabında tanık ... Kertik"e "git annem ile konuş, bu işi düzelt, bu iş düzelmez ise biz bu kadını öldüreceğiz" şeklinde söz söyledikleri olay nedeniyle yapılan yargılama sonucunda birden fazla kişi ile tehdit suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de, dosyanın diğer sanığı olan ..."ın temyiz talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2015/12834 esas, 2019/14112 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmesini müteakip, yapılan yargılama sonucunda ..."ın beraatine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın, kardeşi ile birlikte tanık ...’ye katılanı öldüreceklerini söyleyerek tehdit ettiğine dair olayın tarihini tam hatırlamayan tanık ..."nin beyanı dışında cezalandırılmaya yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre ise tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece gerekçeli kararın, sanık ..."ın duruşmada bildirdiği "... Mah. ... Cad. No:57 Kıralan Merkez .../Denizli" adresi yerine "... Mah. ... (...) Cad. No:10 .../Denizli" adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın aynı adreste ikamet ettiğini beyan eden ..."a tebliğ edildiği ancak dosyanın incelenmesinden kanun yararına bozma incelemesi kapsamı dışı sanık ..."ın "... Mah. ... (...) Cad. No:12/2 Çivril/Denizli" adresine yapılan tebligatın da yine "Aynı adreste ikamet ettiğini belirten ..."a tebliğ edildiğinin" şerh düşüldüğü, açıklanan nedenlerle tebligatın usulüne uygun şekilde yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün, sanık ..."a usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık ..."a bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 10/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.