9. Hukuk Dairesi 2011/50996 E. , 2014/1093 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2011
NUMARASI : 2009/831-2011/614
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, süt izni ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin Ankara Bölge Müdürlüğünde 08.06.2006 tarihinden itibaren yazı işleri yetkilisi olarak 28.07.2009 tarihine kadar çalıştığını, davacıya hiçbir zaman düzenli maaş ödemesi yapılmadığını, davacının kanunların kendisine verdiği yetkiyi kullanarak 28.07.2009 tarihinde noter fesih ihbarı ile iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini, ihtara rağmen alacağının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai, resmi ve dini bayram tatil ücreti, yıllık izin, Haziran- Temmuz 2009 maaş alacakları, doğum öncesi ve sonrası süt izni alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının haklı bir neden olmaksızın kendi isteğiyle işten ayrıldığını, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının Ağustos ayında hiç çalışmadığını, Temmuz dönemi itibariyle sadece 27 gün çalıştığını ve henüz Temmuz ayı ücreti ödenme zamanı gelmeden kendi isteği ile iş akdini feshettiğini, davacıya yaptığı fazla mesai karşılığı fazla mesai ücretlerinin bordrolar karşılığında ödendiğini, davacının fazla mesai alacağı bulunmadığı gibi, yerleşik Yargıtay kararlarına göre işçinin fazla mesai ücretini almadığını bordroya şerh düşmeksizin, ücret bordrosunu imzalamış ise sonradan fazla mesai alacağı için talepte bulunamayacağını, davalı şirkette resmi ve dini bayramlarda mesai yapılmadığını, düzenli olmamakla birlikte zorunlu hallerde nadiren yapılan çalışma karşılığının da bordroda imza karşılığı fazla mesai olarak ödendiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kıdem tazminatı, ücret, fazla mesai, genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline, yıllık izin ve süt izni taleplerinin reddine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin on bir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedi buçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırk beş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedi buçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 23.6.2009 gün 2007/40862 E, 2009/17766 K).
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda iki yüz yetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.).
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıdaki ilkelere uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunda, haftada 18 saatlik fazla çalışma yapıldığının kabulü ile fazla çalışma ücretinin hesaplandığı belirtilmesine karşın, fazla çalışma alacağı hesaplama tablosunda gösterilen haftalık fazla çalışma saatlerinin ait olduğu dönemle uyuşmadığı (24 saat) anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece dosya gerekirse yeni bir bilirkişiye tevdi edilerek, davacının haftada 6 gün üzerinden 18 saatlik fazla çalışma yaptığının kabulü ile raporlu ve izinli olunan günler dışlanarak denetime elverişli rapor alındıktan sonra fazla çalışma alacağının belirlenmesi gerekir.
3-Davacı tarafından ıslah dilekçesinde ücret alacağının dava açıldıktan sonra eksik olarak ödendiğinin belirtilmesine, dosyada da buna ilişkin 2 adet PTT havalesi bulunmasına karşın yerel mahkemece bu husus değerlendirilmeden ücret alacağı ile ilgili hüküm kurulması isabetsizdir.
Kısmi dava aynı zamanda tespit hükmü de içereceğinden, gerektiğinde anılan PTT ödeme belgesinin aslı da getirtilerek davacının beyanı da alınıp, hesaplanan tutardan mahsup edilerek, ücret alacağı tutarının buna göre belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.