
Esas No: 2020/10554
Karar No: 2022/260
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/10554 Esas 2022/260 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren iskata teşebbüs suçundan dolayı tutuklanmış ve yapılan yargılamanın ardından beraat etmiştir. Ancak, davacının maddi zararı oluşmadığı için maddi tazminat talebi reddedilmiş, manevi tazminat talebi kısmen kabul edilerek 260.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Yüksek Mahkeme, manevi tazminat miktarının çok fazla olduğuna ve haksız tutukluluk nedeniyle değil koruma tedbirleri nedeniyle tazminat verildiğine dikkat çekerek, kararı bozmuştur. Ayrıca, vekalet ücreti miktarı da düzenlenerek davacı lehine 21.550 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesi, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat.
Dava Tarihi : 05/10/2015
Hüküm : Davacının maddi tazminat talebinin reddiyle, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle edilerek 260.000.00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının maddi tazminat talebini reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/181 Esas - 2015/145 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren iskat veya vazife görmekten menetmeye teşebbüs suçundan 12.02.2011 – 09.10.2013 tarihleri arasında 2 yıl 7 ay 27 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleştiği, davanın tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı ve dava için Kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu,
Davacının 120.000,00 TL maddi, 1.000,000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece; haksız tutuklama nedeni ile ve yapılan ceza yargılamasından kaynaklı maddi zarar olarak kabul edilebilecek davacı tarafından yapılmış belgelenmiş herhangi bir zararın bulunmadığı, ceza davası yargılaması sırasında müdafiine ödeme yaptığına dair ve yakınların tutuklama kararı gereği yaptıkları herhangi bir giderin olduğuna dair sunulmuş belge fatura bulunmadığı, ceza infaz kurumunda yapılan kişisel harcamaların davacının isteğine bağlı olan, tutuklu olmasa dahi yapacağı ihtiyaçlardan kaynaklı olması, haksız tutukluluktan kaynaklanan sebeplerle bu harcamaların yapılmadığı gibi, davacının tutuklu olması nedeni ile maaş ve memuriyetten kaynaklı tazminatlara ilişkin kesintilerin, beraat kararı sonrası idare tarafından davacıya ödendiği, böylece maddi zararın oluşmadığı, maaş ve memuriyetten kaynaklı yapılan maaş ve tazminatlardaki kesintilerin geç ödenmesinden kaynaklı değer kaybı bulunduğu ve buna yönelik faiz talebinin, idarece kesinti ve geç ödemenin yapılmış olması, yargılama sırasında memur olan davacının idari bir karar ile açığa alınmasından kaynaklanan kesinti nedeni ile oluştuğu kabul edilen geç ödemeye ilişkin faiz talebinin idari işlemden kaynaklanması nedeni ile idari yargıdan talep edilebileceği yine Oyak Yardımlaşma sandığına yapılan eksik ödemenin sonradan tamamlanması ile nemalanmanın sağlanabilir olması da gözetildiğinde doğrudan haksız tutukluluk ya da yargılamadan kaynaklanan zararlar olmaması nedeni ile davacının ceza yargılaması ve haksız tutuklamadan kaynaklı maddi zararın bulunmadığı anlaşılmakla maddi tazminat talebinin reddine; 260.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,
1- Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla manevi tazminata hükmolunması,
2- Gerekçeli karar başlığında "koruma tedbirleri nedeniyle tazminat" yerine" Haksız tutukluluk nedeni ile tazminat" olarak yazılması,
Kabule göre de;
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan düzenleme ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine tayin olunan tazminat miktarı dikkate alınarak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmında yer verilen oranlar üzerinden 21.550 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hükmün vekalet ücreti ile ilgili bendinde; kendini vekil ile temsil ettiren davacı lehine 21.000 TL vekalet ücretine hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.