Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/2462
Karar No: 2017/312
Karar Tarihi: 22.02.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2462 Esas 2017/312 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/2462 E.  ,  2017/312 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.05.2013 gün ve 2012/238 E., 2013/467 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 21.10.2013 gün ve 2013/11657 E., 2013/18812 K. sayılı kararı ile;
    "...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, iş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 57.097,64 TL maddi tazminatın, 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Davacının iş kazası neticesinde % 24,20 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve davalı işverenin % 90; davacı işçinin ise %10 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.06.2004, 13/291-370 )
    Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 60.000 TL manevi tazminat çok fazladır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı Doruk İnşaat ve Dekorasyon San. Tic. Ltd. Şti’ne ait işyerinde sigortasız işçi olarak çalışmakta iken 24.09.2010 tarihinde havalandırma tertibatına elini kaptırması sonucu sağ elinin tüm parmaklarını kaybettiğini ileri sürerek 200.000,00-TL manevi tazminatın ve fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan müştereken ve müteselsilsen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili maddi tazminat talebini 15.04.2013 tarihli dilekçesi ile 57.097.64-TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı vekili, olayın 24.09.2010 tarihinde meydana geldiğini, 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, işin esasına girilecekse olay tarihinde davacının müvekkilinin işyerinde çalışmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu iddia ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının sunta dilimleme makinesinin havalandırma sistemini kontrol ettiği sırada yaralandığı ve bu yaralanmadan dolayı % 24.20 oranında malul kaldığı, bu olayın oluşumunda davalı işverenin %90, davacı işçinin ise % 10 kusurunun bulunduğu, olay tarihinde davacının 24 yaşında olup sürekli iş göremezlik derecesi itibariyle iş bulması güç olduğu ve bu olayın sonraki yaşamını da olumsuz etkileyeceği gözönüne alınarak davacının maddi ve manevi zararının telafisi amacına yönelik olarak 57.097,64-TL maddi tazminata ve manevi tazminata ilişkin talebinin ise kısmen kabulü ile 60.000.00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece önceki karadaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmünü, davalı şirket vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından iş kazası nedeniyle yaralanan davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
    Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.06.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Yine Borçlar Kanununun 47. (TBK 56) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 gün 2013/21-20-868 sayılı kararları).
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde 24.09.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacı işçinin iş göremezlik derecesinin % 24.20 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 10 oranında, davalı işveren şirketin ise % 90 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Buna göre tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, direnme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, tarafların kusur durumu ve davacının maluliyet oranı ve yaşı ayrıca davacının uğradığı zarar ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görüşü dile getirilmiş, Özel Dairenin bozma kararında belirtilen manevi tazminatın çok fazla olduğuna dair ifadenin çıkarılıp, fazla kelimesinin yazılması gerektiği belirtilerek yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Hal böyle olunca belirtilen ilke ve maddi olgular dikkate alınarak yerel mahkemenin takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.
    S O N U Ç: Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (1.698,90-TL) harcın temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.02.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi