15. Hukuk Dairesi 2017/2289 E. , 2017/4433 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ...Ticaret Mahkemesi Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosya davalısı vekili gelmedi. Davalı-birleşen dosya davacısı vekili Avukat ... ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı-birleşen dosya davacısı avukatı dinlendikten sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan bakiye satış bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili, birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili, istemine ilişkin olup mahkemenin; asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine dair kararı davalı birleşen dosya davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin asıl dava yönünden tüm, birleşen dava yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Asıl davada davacı, taşınmaz satışına ilişkin taraflar arasında sözleşme bulunduğunu, 1.750.000,00 TL olan satış bedelinin 1.250.000,00 TL"sinin ödendiğini, kalan 500.000,00 TL ile 315.000,00 TL KDV"nin ödenmediğini KDV alacağı yönünden ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/5190 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı dayanılan sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu, satış bedelinin 1.250.000,00 TL olduğunu, bu nedenle 590.000,00 TL iade faturası düzenlediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Asıl dosyanın davalısı tarafından açılan birleşen davada davacı, taraflar arasında davalının yürüttüğü projelerde bir kısım inşaat işleri yaptıklarını, yapılan işler bedeli olan 17.12.2008 tarihli 383.500,00 TL bedelli fatura düzenlediklerini, ayrıca 354.269,93 TL bedelli fatura bulunduğunu, defter kayıtlarına göre 157.664,64 TL alacaklı olduklarını ve bu iş bedeli alacağının ödenmediğini, bu nedenle ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/18173 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı birleşen davanın reddini savunmuş, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan, birleşen dava ise eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davalarıdır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.. (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 22/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
6100 Sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3). Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir (HMK 282/1).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; 30.05.2013 tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda 354.269,93 TL bedelli faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak kapanış kaydında dikkate alınmayarak alacak tutarının 815.835,37 TL olarak gösterildiği, bu miktarın düşülmesi ile alıcılar hesabı bakiyesinin 461.565,44 TL olması gerektiği belirtilmiş olup, diğer alınan raporlarda bu husus üzerinde durulmamış ve mahkemece de bu yönde tam bir değerlendirme yapılmadığı gibi birleşen dosya davacısının bu yöndeki açık itirazlarına rağmen, görev tanımı yapılmak suretiyle bilirkişiden bu konuda ek rapor da alınmamıştır. Bu faturanın davacı birleşen dosya davalısı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen dayanağı bulunmaksızın kapanış kaydında dikkate alınmaması defter sahibinin aleyhine delil olup mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden bu konu üzerinde durulmalı, 26.03.2014 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınmalı, ek rapor ile de bir kanaate varılamazsa yeni bir mali müşavir bilirkişi atayarak inceleme yaptırılıp rapor alınmalı ve sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır. Bu konu üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin asıl dava yönünden tüm, birleşen dava yönünden diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin birleşen dosya yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden birleşen dosya davacısı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı-birleşen dosya davalısından alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalı-birleşen dosya davacısına verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 16.281,90 TL temyiz ilâm harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısından alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.