Esas No: 2021/3623
Karar No: 2022/6939
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3623 Esas 2022/6939 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kadastro Mahkemesi'nde görülen kadastro tespitine itiraz davasında, Mahkeme önceki kararını Yargıtay'ın bozması üzerine tekrar yapılan yargılama sonucu, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine kararın incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera vasfında olduğu ve zilyetliğin süresi ve şekline bakılmaksızın edinilemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda, davanın reddedilmesi ve çekişmeli taşınmazların özel sicile kaydedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Karar 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca bozulmuştur. Karar düzeltme isteği için Yargıtay Daire ilamının tebliğinden 15 gün içinde bulunulabileceği belirtilmiştir. Kanun maddeleri: 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi, 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi, HUMK'un 440/1 maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma ve incelemenin karar için yeterli bulunmadığı belirtilerek; öncelikle tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulduktan sonra; taşınmazlar başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu köylerden seçilmiş, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından temyize konu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğunu, geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığını, zilyetliğin hangi tarihte başladığını, sürdürülüş biçimini, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğini, kullanılıp kullanılmadığını, kullanılıyor ise ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığını, kullanılmıyor ise ne kadar süredir kullanılmadığını, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni konusunda ayrıntılı ve gerekçeli, taşınmazların fotoğrafını da içeren rapor alınması; çekişmeli taşınmazların ekilip sürülen ve boş kalan bölümlerinin ayrı ayrı işaretlettirilmesi; taşınmazın dört taraftan gösteren panoromik fotoğraflarının çektirilip, parsel sınırlarının da fotoğraflar üzerinde kabaca işaretlenerek, hakim tarafından onaylanmak suretiyle dosya arasına konulması; stereoskopik hava fotoğraflarının jeodezi mühendisi bilirkişisine stereoskop aletiyle incelettirilmesi, tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık dönem için uydu fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılarak taşınmaz üzerindeki zilyetliğin süresi ve niteliği konusunda bilimsel verilere dayalı raporlar alınması; kadim meraların zilyetlikle kazanılamayacağının dikkate alınması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın davalarının kabulüne, ...’in davasının kısmen kabulüne, çekişmeli 411 ada 1 ve 464 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 411 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 16.04.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A4) harfi ile gösterilen 3.488,04 metrekare ve (A5) harfi ile gösterilen 607,67 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin davacılar ..., ... ve ... adına; (H) harfi ile gösterilen 7.332,38 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davacı ... adına; (E) harfi ile gösterilen 10.892,47 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davacı ... adına; (I) harfi ile gösterilen 10.291,54 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davacı ... adına; (F1) harfi ile gösterilen 11.716,38 metrekare ve (F2) harfi ile gösterilen 6.995,97 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin davacı ... adına; (G2) harfi ile gösterilen 6.423,68 metrekare ve (G1B) harfi ile gösterilen 6.487,13 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümlerin tespit gibi mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına; 464 ada 1 parsel sayılı taşınmazın aynı tarihli fen bilirkişi raporunda (A1) harfi ile gösterilen 4.482,30 metrekare ve (A2) harfi ile gösterilen 1.669,28 metrekare ve (A3) harfi ile gösterilen 6.685,17 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin davacılar ..., ... ve ... adına; (B2) harfi ile gösterilen 14.390,93 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümlerin tespit gibi mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tarım arazisi vasfında oldukları ve davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan raporda, 1953, 1967 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında; dava konusu taşınmaz bölümlerinin ekili dikili olmadığı, imar ihyalarının yapılmadığı ve parsel sınırlarının oluşmadığı bildirilmiş; ziraatçi bilirkişi kurulu raporunda ise her ne kadar çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 50-60 yıldır tarımsal amaçlı kullanıldıkları ve tarım arazisi vasfında oldukları belirtilmiş ise de, taşınmazların kullanım sürelerine ilişkin değerlendirme jeodezi ve fotoğrametri mühendisi bilirkişisi raporuyla çeliştiği gibi, rapora ekli fotoğraflardan, dava konusu taşınmaz bölümlerini çevreleyen mera parselleri ile toprak yapısı ve bitki örtüsü bakımından benzerlik ve bütünlük gösterdikleri, aralarında herhangi bir ayırıcı unsurun bulunmadığı, kullanımın olmadığı ve çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera vasfında oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan dava konusu taşınmaz bölümlerinin bazılarının üç tarafının, bazılarının ise dört tarafının mera parseli ile çevrili olmaları nedeniyle mera bütünlüğünün bozulduğu ve meradan açıldıkları kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera vasfında oldukları ve meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle edinilmelerinin mümkün bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmalarına karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.