Esas No: 2021/9068
Karar No: 2022/1229
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/9068 Esas 2022/1229 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/9068 E. , 2022/1229 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının kaçak elektrik kullandığının 21/11/2012 günlü tutanakla belirlendiğini, kaçak elektrik kullanım bedeli, gecikme zammı ve gecikme zammı KDV'sinden oluşan toplam 56.146,69 YTL alacağının tahsili için girişilen icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; kaçak elektrik kullanılmadığının ceza mahkemesinin beraate ilişkin kesinleşmiş kararı ile sübut bulduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; tutanak tarihinde sayacın çalışır vaziyette olduğu, davalının fiili ve ölçüm dışı kaçak elektrik kullandığına dair herhangi bir tespit yapılmadığı ve bu konuda dosyada başkaca bir emarenin bulunmadığı, fiilen kaçak elektrik kullanılmadığı hususunun ceza yargılaması esnasında da tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalının takip tarihi itibari ile davacıya normal tüketimden dolayı 49,90 TL asıl alacak, 65,37 TL gecikme faizi, 11,76 TL KDV olmak üzere toplam 127,03 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından itirazın bu miktar üzerinden iptali ile takibin devamına, kaçak elektrik kullanımı yönünden talebin reddine, asıl alacak 49,90 TL'ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, asıl alacak 49,90 TL'nin % 40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 11/07/2013 tarihli ve 2013/18979 Esas, 2013/13113 Karar sayılı kararıyla; davalının temyiz itirazları reddedilerek, "...Dosya kapsamına ve 10/05/2008 günlü elektrik
mühendisi bilirkişi raporundaki endeks akışı değerlendirme tablosuna göre; davalının bir önceki dönem olan 1.6.2001-31.10.2001 arası günlük tüketimi aynı kuyu için 602,78 kw iken dava konusu dönemde (1.6.2002-31.10.2002) 17,6 kw'a düşmüştür. Bu durum kaçak elektrik kullanıldığını açıkça kanıtladığı gibi Ceza Mahkemesinde davalı kooperatifin başkanı hakkında verilen beraat kararı da bağlayıcı değildir. Ayrıca davalı kooperatifin sulama sezonu bittikten sonra 4/11/2002'de dava konusu kuyunun sulamaya kapatıldığına dair verdikleri dilekçe sulama sezonu olan Haziran-Ekim döneminde anılan kuyunun kullanılmadığını da göstermez. Hal böyle olunca, uzman bilirkişiden kaçak kullanım bedelinin hesaplanması konusunda rapor alınıp sonucuna göre karar verilmelidir. Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı kooperatifin kaçak elektrik kullandığının kabulünün gerektiği, icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan 16.524,63 TL asıl alacak, 17.281,59 TL yasal faizi olmak üzere toplam 33.856,12 TL alacaklı olduğu fakat davalı borçlunun alacak miktarına yönelik itirazlarında kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile 33.856,12 TL alacağın 21/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Usuli kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli kazanılmış hak kurumu HMK'da düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09/05/1960 T., 21/9; 04/02/1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı) Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Mahkemece verilen kararın Yargıtay bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
Yani kesinleşmiş bu kısımlar o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece ilk kararda kabul edilen normal tüketimden kaynaklı asıl alacak 49,90 TL'nin % 40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; bu husus, davalı tarafından temyize konu edilmiş ve Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 11/07/2013 tarihli bozma kararında, davalının temyiz itirazları reddedilerek, karar uzman bilirkişiden kaçak kullanım bedelinin hesaplanması konusunda rapor alınması gerektiği hususu ile sınırlı olarak davacı yararına bozulmuştur.
Ne var ki mahkemece, bozmaya uyma kararı verildikten sonra bozma kapsamı dışında bırakılarak kesinleşen bu husus hakkında yeniden inceleme ve değerlendirme yapılarak davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; böylece, kesinleşmiş kısımlar hakkında davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmiştir.
Bu durumunda, mahkemece, davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava konusu icra takibinde; 20.804,92 TL asıl alacak, 29.950,65 TL gecikme zammı ve 5.391,12 TL gecikme zammının KDV'si olmak üzere toplam 56.146,69 TL talep edildiği, mahkemece alacak kalemleri ayrı ayrı yazılmadan bilirkişi raporunda hesaplanan toplam miktar üzerinden ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde itirazın iptaline karar verildiği görülmektedir.
Davanın itirazın iptali davası olduğu gözetilerek, kararda; davacı tarafın takip tarihi itibariyle istemekte haklı olduğu alacak kalemleri (asıl alacak, işlemiş faiz ve KDV’nin) ayrı ayrı gösterilerek toplamı üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, faize faiz yürütülmesine neden olacak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde alacak kalemlerinin toplamı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğine karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.