20. Hukuk Dairesi 2012/1799 E. , 2012/2902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.04.2009 gün ve 4926-7089 sayılı bozma kararında özetle: "... köyünde bulunan A (26.500 m2), B (14.500 m2) ve C (14400 m2) işaretli bölümler hakkında davanın kabulüne karar verilmişse de öncelikle taşınmazın muhafaza ormanı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, yöreye ait en eski tarihli ve dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki tarihli resmi belgelere göre araştırma yapılarak orman olmadığının saptanması halinde 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. madde koşullarının araştırmasının yapılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra (A), (B) ve (C) bölümleri hakkındaki davanın kabulüne, Hazinenin davasının reddine, taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu 1977 tarihinde yapılmış, taşınmaz taşlık-çallılık olarak tapulama harici bırakılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulmuşsa da bozma gerkleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; taşınmazlar 1977 yılında yapılan arazi kadastrosunda taşlık, çalılık olarak tespit harici bırakıldıklarına göre, taşınmazların davanın açıldığı 2005 yılından geriye doğru 20 yıl önceki ve daha eski tarihlerdeki kullanım durumunu ve tasarruf sınırlarını karşılaştırmalı olarak göstermek üzere hem eski, hem yeni tarihli memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinden araştırma yapılması, bu belgelere göre orman sayılmayan yerlerden olması halinde bu kez zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gereğine işaret eden bozma kararı üzerine mahkemece keşif yapılmaksızın, önceki raporu veren uzman bilirkişi ..."dan ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. Aynı davacı tarafından açılan mahkemenin 2010/37 sayılı dosyasında davaya konu taşınmazı da inceleyen ek raporda taşınmazların 1991 tarihli memleket haritasında kısmen yeşil renkli alanda kaldığı halde bu durumun sebebinin açıklanmadığı, taşınmazların sınırında dereler bulunduğu halde jeolog bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı ve yine temyize konu 2010/36 sayılı dosyada davacının kardeşi ... tarafından, taşınmazın babaları..."dan kaldığı ve tüm mirasçılar adına tescil talebiyle müdahillik istendiği halde mahkemece bu konunun araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece önceki bilirkişiler dışında görevlendirilecek bir orman, bir ziraat, bir jeolog ve bir fen bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, taşınmazları geniş çevresiyle birarada gösteren kadastro paftası ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilmiş steoroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve
dayanağı haritalar steoroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, bu belgelere göre orman ya da 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, uygulamada komşu parsel kayıtlarından yararlanılmalı,
Taşınmazın orman olmadığı anlaşıldığı takdirde davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılıp, dayandığı hukuki ilişki belirlenmeli, murisin terekesine dahil dava dışı, başka taşınmaz mallar bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varsa sözü edilen taşınmazların, kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler, davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında az yukarıda açıklanan hukuksal olgulara göre yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp, yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazın hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği, ne şekilde kullanıldığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiği duraksamasız belirlenmeli, toplanacak deliller sonucunda çekişmeli taşınmazın miras bırakan tarafından ölmeden önce zilyetliğinin davacıya devir ve teslim edilmediği veya paylaşılmadığının anlaşılması halinde ise davacı taşınmazı kendi adına tescilini dava ettiğine göre ölüm tarihinde tereke el birliği ile mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan ve mirasçılardan biri veya birkaçının zilyetliğinin tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağından, davacının tek başına tescil isteyemeyeceği gibi diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.
Paylaşımın veya zilyetliğin davacıya muris tarafından ölmeden önce devir ve teslim edildiğinin anlaşılması halinde, belirlenen hukuki ilişki dava tarihinden 20 yıldan fazla süre önce yapılmışsa sadece davacı yönünden, 20 yıldan daha az süre önce yapılmışsa bu takdirde diğer mirasçılar ile muris yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 29/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.