Esas No: 2019/1262
Karar No: 2021/2354
Karar Tarihi: 14.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1262 Esas 2021/2354 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1262
KARAR NO: 2021/2354
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2014/1556 Esas, 2019/177 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve sonrasında istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 06/01/2014 tarihinde yapılan götürü bedelli iç mimarlık uygulama projesi hizmetleri sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkili tarafından yapımı gerçekleştirilen ... otel inşaatına ilişkin davalı tarafından sözleşmede belirtilen süre içerisinde iç mimarlık uygulama projesi yapılması hususunda anlaşıldığını, ancak davalının edimini sözleşme gereği ve süresinde ifa etmediği gibi haksız olarak icra takibine giriştiğini, sözleşmenin 7. maddesinde işin bedelinin 70.000 TL + KDV olarak, 8. maddede belirtildiği şekilde yapılması şartına bağlandığını, müvekkili tarafından işin başlaması için 10/01/2014 tarihinde davalıya 31.500 TL ödendiğini, sözleşmenin 6. maddesi gereği genel proje teslim süresi olan 60 iş gününün başlamış olduğunu, müvekkilinin daha sonra proje kabulü ve teslimiyle sözleşme bedelinin % 25 i olan 17.500 TL'yi de davalıya ödediğini, müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalının sözleşme gereği edimini yerine getirmediğini ve sözleşmenin 9.2 maddesine aykırı davrandığını, bu sebepten müvekkilinin sözleşmenin feshini düzenleyen 13. maddesi gereği olarak 16/05/2014 tarihli e-posta ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, davalının sözleşme konusu işin yürütülmesi aşamasında katılması gereken toplantılara da katılmadığını, sözleşme konusu işin tamamı teslim edilmediğinden davalı tarafından fesih tarihine kadar yapılan ve bedeli peşin ödenen projelerin de uygulama imkanı olmamış ve müvekkilinin konu olan işi bedel ödeyerek 3. kişilere tekrara yaptırmak zorunda kaldığını, davalının tüm bunlara rağmen icra takibi başlatmasının kötü niyetli olduğunu, bu sebepler ile müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ilişkin iş bu davanın ikame edildiğini, teminat karşılığında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Es sayılı dosyasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını, ve müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, davalının kötü niyetli takibi sebebiyle % 20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacının peşinat ödemesiyle birlikte işe başladığını, işlerin sürüncemede bırakılmasının söz konusu olmadığını, davalının bir çok kez revizyon istediğini müvekkilinin bunları yerine getirdiğini, sözleşme dışında müvekkilinin bir çok ek iş yaptığını, işlerin gecikmesine davacı tarafın sebebiyet verdiğini, müvekkilinin sözleşme gereği olarak her toplantıya katılmak zorunda olmadığını, sözleşmede olmamasına rağmen davacı tarafa danışmanlık hizmeti verdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin bir hizmet söylemesi olmadığını bunun bir eser sözleşmesi olduğu dikkate alındığında müvekkilinin üstlendiği işi haricindeki toplantılara katılma mecburiyetinin bulunmadığını, bununla birlikte davacının hemen tüm toplantı davetiyelerine icabet ettiğini, tüm projelerin uygulama çizimlerin 3 D sunumları ve tüm 3D revizyonlarının 24/04/2014 tarihinde davacıya teslim edildiğini, sonraki tarihlerdeki revizyon taleplerine da cevap verildiğini, 16/05/2014 tarihinde mail yolu ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, sözleşme konusu işin tamamlanıp teslim edilmesine yani sözleşmede belirtilen tüm ücrete hak kazanılmasına rağmen müvekkilinin alacaklarının ödenmediğini, sözleşmeyi fesih mailini gönderen kişinin davacı şirket yetkilisi olmadığını, fesih yazısından sonra da davacı ile sözleşme konusu iş ile ilgili iletişimin devam ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin 9.2 maddesini ihlal ettiği ile ilgili davacı tarafından yapılmış bir bildirimin da bulunmadığını, ortada bir ayıplı ifa durumu olmadığı halde davacının tavrının iyi niyetli olmadığını, konu olan işin tamamlanması üzerine taraflarınca faturanın düzenlenip davacı tarafa gönderildiğini, ödemenin yapılmaması üzerine da takip başlatıldığını, bu nedenler ile haksız ve mesnetsiz davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafından davalıya 49.000TL ödeme yapıldığı, bakiye borcunun bulunduğu, davalı tarafından bu bedelin icra takibine konu edildiği, davacının ise sözleşmeye konu işlerin geç yapıldığı, yapılmadığı iddiası ile işbu menfi tespit davasını açtığı, davalının sözleşme konusu işleri ifa ettiği, davacıdan alacaklı olduğu, menfi tespit iddiasına konu herhangi bir bedelin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; menfi tespit davası olarak açtığını ama icra tehdidi altında parayı ödediklerini, istirdada dönüştüğünü, mahkeme bunu gözden kaçırdığını, davalı şirket sözleşme edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, süresinde yerine getirilmediği için haklı olarak sözleşmeden dönüldüğünü, işin süresinde teslim edilmediğini ve sözleşmeye uygun olarak teslim edilmediğini belirtmiş, mahkeme gerekçesinde sözleşme konusu işlerin ifa edildiğini, bilirkişi raporunda projelerin sözlemeye göre teslim edilmediğinin, her iki tarafında sözlemedeki tarihlere sadık kalmadığının belirtildiği, sözleşmede belirtilen tüm projelerin çizildiği ve onaylandığını, projenin onaylanmasının yapılan işin eksik ve ayıplı olmadığını gösterdiğini, davalı şirket sözleşme edimlerini gereği gibi ifa ettiğini ispat edemediğini, teslim edildiğine dair dosyada belge ibraz edilmediğini, davalı teslimin yapıldığını iddia ettiğini, teslimin fiilen olması değil ayıpsız ve eksiksiz olması gerektiğini, dosyaya davalı tarafından davadan 3 yıl sonra sunulan CD'lerin mahkemece kabulü ve incelenmesinin doğru olmadığını, davalı vekilin cevap dilekçesinde bu delilin olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporun hata olduğunu, geçerli olmayan delile dayanılarak rapor hazırlandığı için raporun da geçerli olmadığını, raporda çizimi yapılan işlerin sözleşmeye uygun olup olmadığının değerlendirilmediğinu, projelerin onaylandığına dair somut delil olmamasına rağmen bilirkişinin var olmayan onaylardan bahsettiğini, dosyada bulunan 24.03.2017 tarihli rapor ve kök raporda davalı tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, davacının davalıdan alacaklı olduğunu, ancak 33.600,00 TL tutarında talepte bulunacağını, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Dava yapılan takibe karşı borçlu olmadığının tespiti olarak açılmış ancak aşamada davacının ödeme yapması nedeniyle istirdat davası olarak devam etmiş, mahkemece davacının borçlu olduğu kabul edilerek davanın esastan reddine karar verilmiştir. Öncelikle istirdada dönüşen dava yönünden harcın tamamlanmaması hatalı olmuştur. Davalı yüklenici davaya konu takiple bakiye bedel alacağının tahsilini talep etmiş, davacı taraf ise işin eksik ve ayıplı yapıldığını ,süresinde ifa edilmediğini ve yapılan iş karşılığı 49.000,00 TL ödeme yapıldığını savunmuştur. Davaya konu sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği davacını da kabulündedir. Davaya konu sözleşme eser sözleşmesi olup nakit bedel karşılığı düzenlenmiştir. Bu durumda fesih geriye etkili sonuç doğurduğundan taraflar ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşı tarafa verdiklerini geri isteyebilirler. Mahkemece sözleşmenin geriye etkili sonuç doğuracak şekilde feshedilmiş olduğu hususu gözden kaçırılarak sözleşme ayaktaymış gibi inceleme ve değerlendirme yaparak sonuca ulaşmış olmakla verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğundan kararın kaldırılarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak önceki raporlardaki çelişkiler de gözetilmek suretiyle, davalı tarafından sunulan CD incelenip, davacı yüklenicinin yaptığı imalat bedelini ( sözleşme bedeli değil) fesih iradesinin karşı tarafa ulaştığı tarih itibarı ile piyasa rayiçlerine göre belirleyerek varsa kabul edilen ve ispatlanmış ödemeler mahsup edildikten sonra bulunacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, öncelikle istirdat bedeli üzerinden dava harcı tamamlattırıldıktan ve yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/02/2019 tarih, 2014/1556 Esas, 2019/177 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.