21. Hukuk Dairesi 2019/5770 E. , 2020/2247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi ve davalılardan ... Akaryakıt İnş. Oto Nak. Tic. Ltd. Şti. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle müvekkilinin iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 74.551,71 TL’ye artırmıştır.
B)Davalıların Cevapları;
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle, davaya konu kazada kusurlarının bulunmadığını, kazanın sigortalının kusurlu eylemi soncu meydana geldiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı;
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde maddi tazminat isteminin tam kabulü ile 74.551,71 TL ve manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı;
İlk Derece Mahkemesinin taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf istemlerinin esastan reddine, davacı vekilinin ise manevi tazminat yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacı lehine 74.551,71 TL maddi tazminat ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri,
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının kusurlu olup işçiye kusur verilmesi gerekirken kusur verilmediğini, davacıya İŞG eğitimi verildiğini, kaza tarihinde yürürlükteki İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği gereğince işçinin tehlikeli çalışmayı işçi temsilcisine bildirmesi gerektiğini, müvekkiline %20 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, diğer davalı şirket yetkilisinin ceza davasında hüküm giydiğini onun eylemiyle illiyet bağının kesildiğini, davacının maluliyet oranına itirazının karşılanmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince manevi tazminatın artırılmasının hatalı olduğuna işaretle kararın bozulmasını talep etmiştir. Davalı ... Nak.Tic.Ltd.Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle, SGK tarafından açılan rücu davasındaki kusura itibar edilmesinin hatalı olduğunu davacıya yangına müdahale talimatı verilmediği halde yangına müdahale ederek kazaya sebep olduğunu bu nedenle kusur verilmesi gerektiğini, olayda zamanaşımı olduğunu, faize ıslahtan hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminat artırılmasının hatalı olduğunu, köçk hesap raporunda maluliyet oranı üzerinden %35,2 - %37 olarak seçimlik hesap yapılmış iken ek hesapta sadece %37’den hesap yapılmasının hatalı olduğunu, davacının kök hesaba süresinde itiraz etmediğinden ek raporun dikkate alınamayacağına işaretle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
A) Davalılar vekillerinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırının karar tarihi itibariyle 58.800,00 TL olduğu, yerel mahkemece davacı lehine 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince davacı lehine 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, ve bu kararın davalılar vekillerince temyize getirildiği dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı lehine hükmedilen manevi tazminat alacağı yönünden temyiz kabiliyeti olmayıp, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının H.M.K."nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİNLİKTEN REDDİNE karar verilmiştir.
B) Davalılar vekillerinin maddi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine;
2- Dava, sigortalının iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının davalı asıl işveren ... ’ye ait işyerinde davalı alt işveren ... Akaryakıt ... Ltd. Şti işçisi olarak çalışırken 09/10/2008 tarihinde iş kazası geçirdiği, olayın SGK tarafından da iş kazası olarak kabul edildiği, sürekli iş göremezlik oranı SGK ve Yüksek Sağlık Kurulu tarafından %37, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 02/10/2013 tarihli raporuna göre % 46,2 olarak tespit edilmişken taraf vekillerinin itirazı üzerine çelişki gidermek üzere Adli Tıp Genel Kurulunun 27/11/2014 tarihli raporunda sürekli iş göremezlik oranın %35,2 olarak tespit edildiği mahkemece hükme esas alınan 01/02/2018 tarihli hesap raporunda %37 oranındaki sürekli iş göremezlik oranına itibar edilerek hesap yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında hükme esas alınacak sürekli iş göremezlik oranı noktasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahli Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kulunca inceleneceği bildirilmiştir. Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de; diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp (Genel Kurulu) 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Öte yandan 5510 sayılı Kanunun 19.maddesi gereğince iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Yine 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik oranının taraf vekillerinin itirazları üzerine çelişkiyi giderici mahiyette Adli Tıp Genel Kurulundan alınan 27/11/2014 tarihli raporla %35,2 olarak kesinleştiği, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda bu oran üzerinden hesap yapılıp bu oran üzerinden bağlanması gereken gelirin rücuya kabil kısmı tenzil edilmek suretiyle maddi tazminat alacağı hesap edilmesi gerekirken; SGK’nın kabul ettiği %37 düzeyindeki sürekli iş göremezlik oranına itibarla bu oran üzerinden, SGK tarafından açılan rücu davasında alınmış olan rapordaki gelirin tenzili suretiyle maddi tazminatı belirleyen raporu hükme esas alarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu açıklamalar doğrultusunda yapılacak iş; davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının %35,2 olarak kesinleştiği dikkate alınarak hükme esas alınan 01/02/2018 tarihli hesap raporunda sürekli iş göremezlik oranı olarak esas alına %37 yerine %35,2 oranındaki sürekli iş göremezlik oranını uygulamak, bu raporda bilinen devre sonu olarak esas alınan 31/01/2018 tarihini esas alarak bu tarihten sonra yürürlüğe giren asgari ücretteki değişiklikleri rapora yansıtmamak, yapılacak hesaptan, %35,2 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanması gereken ilk peşin sermayeli değeri SGK’dan sormak, SGK’nın bildirmemesi halinde ise olası geliri bilirkişiye hesaplatarak, geçici iş göremezlik ödeneği ile beraber rücuya kabil kısmını tazminat hesabından indirmek suretiyle belirlenecek maddi tazminat alacağına hükmetmekten ibarettir. Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 15/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.