15. Hukuk Dairesi 2016/3976 E. , 2017/4423 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Asliye Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında "... ... Koruma ve Sınır Güenliği İşi"ne ilişkin 20.02.2012 tarihli 6.736.018,00 TL bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin 7. maddesinde KDV"nin sözleşme bedeline dahil olmadığı belirtilmiştir. Davacı yüklenici, davalı idare iş sahibidir. Davada sözleşme harici fazladan yaptırılan,
a)Zeminin suya doygun ve yeraltı su seviyesinin düşük olduğu bölgelerde zorunlu olarak idarece yaptırılan zayıf zemin kazısı bedelinin,
b)Dolgu malzemesinin idarece onaylanan ocaktan alınarak dolğu yapılacak yere kadar taşınmasından doğan ancak teklif, şartname ve sözleşmede düzenlenmeyen taşıma giderleri (nakliye) bedelinin,
c)Dolgu malzemesinin serimini müteakip yumuşak zemine oturması nedeniyle proje kesitinin altında kalan ve hakedişe yansımayan malzeme dolğu bedelleri,
d)Oluşturulan sedde platformunun üzerinde idare tarafından yaptırılan ve hakedişe yansımayan regloj bedelinin ödenmesi talep edilmiş, her bir alacak kalemi için ne miktar talepte bulunulduğu açıklanmaksızın 10.000,00 TL"nin KDV eklenerek tahsili istenilmiştir.
Davacı vekili 27.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 10.000,00 TL"den 10.105.124,11 TL"ye arttırmış ancak alacak kalemlerinden her biri için ne kadar talepte (artırımda) bulunduğunu açıklamamıştır. Davacı vekili yine 17.09.2015 tarihli dilekçesi ile "hakedişe yansımayan malzeme dolgu bedelinin ödenmesine" ilişkin talebinden feragat etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu "10.115.124,11 TL + KDV"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, ancak hangi talepler yönünden hangi miktarın kabul edildiği kararda açıklanmamıştır. Verilen karar 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesinde yeralan "hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmesizin, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmüne aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece öncelikle hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının dava dilekçesinde alacak isteminde bulunduğu 4 kalemin her biri ile ilgili ne miktarda talepte bulunduğu ve ıslahla artırdığı tutarın içinde dava dilekçesinde gösterdiği her bir alacak kalemi için ne miktar artırımda bulunduğu açıklattırılmalıdır.
2-Mahkemece hükme esas alınan asıl ve ek bilirkişi raporunda, zayıf zemin kazısı (sıyırma kazısı)na ilişkin taleple ilgili olarak sıyırma kazısının yapımı ve nakliyesi A001 pozuna dahil olduğundan davacının talebinin yerinde olmadığı fakat sıyırma kazıları sebebiyle ara seddelerde yapıldığı anlaşılan 6.562,874 m3 dolgunun yükleniciye ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış ve 2014 yılı fiyatlarıyla bedeli 116.819,16 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece hüküm altına alınan miktarın içinde bu bedelin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Oysa dava dilekçesine "ek 17" olarak sunulan yapılan işlerin icmaline ilişkin belgede "talep edilen imalât metrajları" kapsamında "oturmadan dolayı 58.206.840 m3, zayıf zemin kazısı yerine yapılan 6.562,874 m3" olmak üzere toplam "64.769,817 m3 dolgu yapılması" gösterilmiştir. Dolgunun yapılmasına ilişkin alacak dilekçesi ile feragat etmiş olup dava dilekçesine ek olarak sunduğu (Ek -17) belgeden anlaşılacağı üzere 6.562,874 m3 zayıf zemin kazısı (sıyırma kazısı) yerine yapılan dolgu tutarıda feragat edilen dolg bedeline ilişkin alacak kalemi içinde kalmaktadır. Bu durumda ara seddelere ilişkin 116.819,16 TL dolgu bedelinin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda nakliye (taşıma) ve regloj bedelleri 2014 yılı bayındırlık birim fiyatlarına göre hesaplanmıştır. Yüklenici tarafından sözleşme dışı yapılan ve iş sahibinin yararına olduğu anlaşılan işlerin bedeli, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 410 ve devamı maddeleri uyarınca vekâletsiz iş görme hükümlerine göre istenebilir. Vekâletsiz iş görme hükümlerine göre iş bedeli, işin yapıldığı yıl serbest piyasa rayiç fiyatlarına göre hesap edilir. Yapılan bu hesaplanın içinde KDV"de bulunduğundan ayrıca iş bedeline ilave edilemez. Bu durumda davalı iş sahibi idareden öncelikle hakediş, yeşil defter, ataşman gibi işin yapılması ile ilgili tüm belgeler getirtilerek nakliye ve regloj işinin bedelinin bilirkilerden ek rapor alınarak vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca yapıldığı yıl mahalli serbest piyasa reyiçleri ile (KDV ayrıca eklenmeksizin) hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerekirken dava tarihi itibariyle ve bayındırlık birim fiyatlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur.
4-Dava dilekçesinde, talep edilen 10.000,00 TL alacağın KDV eklenerek tahsili talep edilmişse de, istenilen KDV miktarı gösterilmediği gibi harcı da yatırılmamıştır. Miktarı gösterilip harcı da yatırılmadığından hüküm altına alınan 10.115.124,11 TL tutarın yanında ayrıca KDV"nin de tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yine mahkemece hüküm altına alınan alacağa davalı idarenin davacının taleplerini reddettiği 07.04.2014 tarihinden itibaren faiz uygulanmıştır. Hüküm altına alınan alacağa davadan önce faiz yürütülebilmesi için alacaklının yöntemine uygun bir ihtarla borçluyu temerrüde düşürmesi ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Somut olayda, alacakla ilgili kesin vade bulunmadığı gibi temerrüde düşürücü nitelikte bir ihtar da bulunmadığından faizin dava tarihi yerine daha önceki bir tarihten başlatılması da yerinde olmamıştır.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.