20. Hukuk Dairesi 2012/13 E. , 2012/2850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 09/05/2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... ve arkadaşları vekili Av.... tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/02/2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. ..., Orman Yönetimi vekili Av. ..., ... ve ark. vekili Av. ... ve ... geldi, karşı taraftan ... vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü ... Mevkii 245 ada 62 parsel sayılı 581,34 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tek katlı kargir ev ve tarlası niteliğiyle, öncesinde dava dışı 245 ada 60, 62, 63, 64 ve 65 sayılı parsellerin bir bütün halinde ...’in atalarından geldiği, 1986 yılında ... sattığı, bu kişinin de 1988 yılında beş parçaya ayırarak, 62 sayılı parseli ..."e verildiği, o tarihten sonra adı geçenin zilyet ettiği ancak, 1. asliye hukuk mahkemesinin 2003/364 esasta davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. 1. asliye hukuk mahkemesinin 2003/364 esasına kayıtlı dava dosyasında, davacı ... Mürşit Ul tarafından davalı sıfatıyla Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzelkişiliği aleyhine, ... köyündeki sınırları ve mevkii bildirilen taşınmazın Medeni Yasanın 713. maddesi hükümlerine göre tapuya tescili istemiyle açtığı, ..., ..., ... ve arkadaşları tarafından, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63,64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili, ..."in taşınmazı davacıdan satın aldığı adına tescili istemiyle katıldıkları dava, 1.asliye hukuk mahkemesinin 20.07.2010 gün ve 2010/71-360 sayılı görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece diğer davaların REDDİNE, ..."in davasının KABULÜNE, çekişmeli Hisarönü köyü 245 ada 62 sayılı parselin tespitteki niteliğiyle ... adına tesciline, tespit dışı bırakılan alanlara ilişkin davada GÖREVSİZLİĞE karar verilmiş, hüküm Hazine, ... ve arkadaşları vekili Avukat ... (Duruşmalı), Orman Yönetimi, ... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 2896 ve 3302 sayılı Yasalarla değişik 2/B uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Av. ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan, Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi ... kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları Bakiye ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ..."nin adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ..."nin öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesinde kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre mahkemece davacı ..."nin ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününde haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
Öte yandan; H.M.K. 114/1-d hükmü uyarınca, yargılama süresince tarafların, dava ehliyetine sahip bulunmaları dava şartıdır. Ölümle, taraf ve dava ehliyeti sonar ermektedir. 1086 sayılı Hukuk Yargılama Usul Yasasının 41. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer taraf istemiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."nin öldüğü anlaşıldığından adı geçenin tüm mirasçıları davadan haberdar edilerek davacı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer
olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtayda yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 28/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.