20. Hukuk Dairesi 2012/14 E. , 2012/2849 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 05.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Av. ..., ... ve arkadaşları vekili Av. ..., Hazine vekili Av. ... ile karşı taraftan Orman Yönetimi vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü ... mevkii 207 ada 1 parsel sayılı 8797,07 m2 Aspiran mevkii 218 da 1 parsel sayılı 10906,37 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmazlar atalarından intikalen ... oğlu ..."nun zilyetliğindeyken 1975 yılında ..."a sattığı, onun da 1978 yılında ..."na sattığı, ... 218 ada 1 parselin krokide (C) bölümünü ..., (B) bölümüm ..."ye, (A) bölümünü ... ve ..."e, (E) bölümünün ..."e vekaleten ..."e sattığı, (D) ile gösterilen bölümü kendi üzerinde bıraktığı, (F) ile gösterilen evin ..., (G) ile gösterilen evin ..., (H) ile gösterilen evin ..."e ait olduğu, (C) bölümünün ... tarafından ... onun tarafından 1995 yılında ..."e onun tarafından da 2003 yılında ..."e, (B) ile gösterilen bölümün ... tarafından 1997 yılında ..."e sattığı halen bu kişilerin zilyetliğinde olduğu, ancak parsellerin Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/49 esasına kayıtlı dosyada dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/49 esasına kayıtlı dosyada Davacı ... tarafından 26.01.1990 tarihli dilekçe ile Hazine, köy tüzelkişiliği ve Orman Yönetimi aleyhine ... köyü ... mevkiinde bulunan 15000 m2 ve ... yanı mevkiinde bulunan 8000 m2 yüzölçümündeki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle açılan davaya, ... mirasçıları ... arkadaşları tarafından davalı Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzelkişiliği ile ... taraf gösterilerek, tescil davasına konu taşınmazların Temmuz 1969 tarih ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları davalar birleştirilmiştir. ... 18.05.2004 günlü dilekçesiyle davaya konu taşınmazların sınırlarını bildirdiği 1000 m2"sini ..."ndan satın aldığı adına tescili, ... 18.05.2004 günlü dilekçesiyle, ..."ndan satın aldığı sınırlarını bildirdiği 1000 m2 bölümün, ...
tarihli dilekçesiyle sınırlarını bildirdiği 2500 m2 yüzölçümündeki taşınmazları Mehmet Dilberden 2003 yılında satın aldığı adına tescili iddiasıyla davaya katılmışlardır. Davaların 1983/191 ve 1977/149 esasa kayıtlı dosyalar ile birleştirilip ayrılmasından sonra Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.03.2009 gün ve 2009/98-208 sayılı, 3402 sayılı Yasanın 5 ve 27. maddeleri hükümlerine göre görevsizliğe ilişkin kararının kesinleşmesiyle kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece davacı gerçek kişilerin tespit gören yerler yönünden esasa tespit dışı bırakılan yerler yönünden de görev nedeniyle REDDİNE, çekişmeli Hisarönü köyü 207 ada 1 ve 218 ada 1 sayılı parsellerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ..., katılanlar ..., ... ve ... vekili Av. ... (08.08.2011 tarihli dilekçe ile duruşma istemişlerdir), ... vekili Av. ..., Hazine vekili Av. ..., ... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı Yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Av. ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan, Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi ... kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları Bakiye ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ..."nin adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ..."nin öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesinde kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre mahkemece davacı ..."nin ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününde haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
Öte yandan; H.M.K. 114/1-d hükmü uyarınca, yargılama süresince tarafların, dava ehliyetine sahip bulunmaları dava şartıdır. Ölümle, taraf ve dava ehliyeti sonar ermektedir. 1086 sayılı Hukuk Yargılama Usul Yasasının 41. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer taraf istemiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."nin öldüğü anlaşıldığından adı geçenin tüm mirasçıları davadan haberdar edilerek davacı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtayda yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 28/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.