20. Hukuk Dairesi 2011/13863 E. , 2012/2816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, Yamanlar mevkii 223 ada 9, 10 ve 12 parsel sayılı sırasıyla 2429,85 m² çayır, 3995,44 m² tarla, 1909,24 m² tarla nitelikli taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle paylı olarak davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı, Hazine davalılar yararına zilyetlikle edinme koşullarını oluşmadığı iddiasıyla taşınmazların tespitlerinin iptali ve Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş, mahkemece verilen bu ilk hüküm Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/04/2011 tarih 2011/1884-4887 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parsellerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de çekişmeli parseller devlet ormanı olarak tespit edilen 220 ada 1 sayılı parsele sınır olduğu halde, orman sayılan yerlerden ya da mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmamış, zilyetliğin başlangıcı, süresi, şekli ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı yönünde somut olaylara dayalı yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine başvurulmamıştır.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir. 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7 ve devamı maddeleri gereğince, Orman Kadastro Komisyonlarının, her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunu yapma görevi vardır.
O halde; mahkemece, öncelikle çekişmeli parsellerle ilgili mera tahsis kararı bulunup bulunmadığı mera teknik ekibince çalışma yapılıp yapılmadığı, mera nitelikli vergi kaydı ve tapu kaydı bulunup bulunmadığı belirlenmeli olan kayıtlar getirtilmeli, başka köylerden çekişmeli parselleri bilen yeterince yaşlı yerel bilirkişilerin isimleri tespit edilmeli, çekişmeli
parselleri geniş çevresi ile birlikte gösteren kadastro krokisi, orijinal renk ve sembolleri içeren 1/5000 ölçekli paftasının, çekişmeli parselin komşuları olan parsellerin kadastro tespit tutanakları ile var ise tespitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları, itirazlı olanlar ya da hükmen kesinleşenlerin dava dosyaları, mahkeme kararları ve bilirkişi raporları getirtilmeli, orman tahdidine ilişkin ilgili tüm harita ve tutanaklar, en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ilgili Yönetimden getirtilmeli, daha sonra, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan ve bir ziraat uzmanından oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; Var ise mera nitelikli tapu ve vergi kayıtları ile belirleme ve tahsis kararları kayıtları yeterince yaşlı bilirkişiler vasıtasıyla uygulanarak, çekişmeli parsellerin bu kayıtlar kapsamında kalıp kalmadığı, mera sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince saptanmalı, bu konuda belirlenen yerel bilirkişiler ve var ise taraf tanıları dinlenmeli, en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; l4.03.l989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli); orman kadastrosu yapılmış ise fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, en az 15-20 adet orman sınır noktasını içeren ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yukarıda değinilen eski tarihli memleket haritası, amenajan planı ve hava fotoğrafı fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olup olmadığı veya orman içi açıklığı olup olmadığı yönünde bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, orman içi açıklıkların 6831 sayılı Yasanın 17/2 Maddesi gereğince özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescil edilemeyeceği gözetilmelidir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, davacı tarafın tutunduğu vergi kaydı yeterince yaşlı yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla yöntemince uygulanarak, kayıt kapsamı belirlenmeli, kayıt kapsamı dışındaysa, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamalar ve zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının araştırılmalıdır. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınması; komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarının getirtilip uygulanması; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdiklerinin araştırılması; varsa, zilyetlik tanıklarının taşınmazlar başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü, 223 ada 9, 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile taşınmazların Hazine adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 223 ada 9, 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı gerçek kişiler vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdıkları peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 28/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.