1. Hukuk Dairesi 2016/12075 E. , 2020/1113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ECRİMİSİL-TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi - ecrimisil, tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen 2013/239 Esas sayılı dosyalarda elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının kabulüne, diğer birleştirilen 2013/246 Esas sayılı sayılı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin olarak verilen karar davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen 2013/239 Esas sayılı dosyalarda davalar elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, diğer birleştirilen 2013/246 Esas sayılı dosyada dava yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı, kayden maliki olduğu 288 parsel sayılı taşınmazına davalı ... tarafından tecavüzde bulunulduğunu, işgalin son verilmesi için davalı ile birçok kere görüşmeler yapılmış ise de davalının işgale son vermediğini, birleştirilen 2013/239 Esas sayılı dosyada davacı, kayden maliki olduğu 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazının davalı ... tarafından işgal edildiğini ve tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazlara asıl ve birleştirilen davalıların yaptıkları müdahalelerin önlenmesine ve geriye dönük malik olduğu günden itibaren ecrimisil tutarının davalılardan tahsiline karar verilmesini, birleştirilen 2013/246 Esas sayılı dosyada davacılar ... ve ..., 191 ada 1 parsel ile 287, 288 ve 289 sayılı parsellerin dava dışı ...
Arlı adına kayıtlı iken mirasçıları olduğunu iddia eden kişiler tarafından davalı ...’ye satıldığını, ..."nın kendilerinin müşterek murisi ... ile baba bir ana ayrı kardeş olduklarını, diğer murisin ana bir baba ayrı kızkardeşi ... olduğunu, davacı ...’ın mirasbırakan ..."in oğlu, diğer davacı ...’ın ise ..."in oğlu ..."nın oğlu olduğunu, buna rağmen ... mirasçılarının, ..."nın tek mirasçısı olarak kendilerini gösterdiklerini ve veraset ilamı çıkarılarak dava konusu parsellerdeki müşterek muris ..."e isabet eden yarı hisseyi de davalı ...’ye sattıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalıya yapılan satışının iptali ile ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemişler, asıl davada davacı 28.12.2015 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın parsel numarasını 287 parsel olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Asıl ve birleştirilen 2013/239 Esas sayılı davalarda, davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazlarda kendilerinin de payları olduğunu, bununla ilgili Karataş Sulh ve Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmış davaların olduğunu, davacıya ait yeri kullanmadıklarını belirterek, birleştirilen 2013/246 Esas sayılı dosyada davalı ..., davaya konu taşınmazları Haziran 2013 tarihinde tapu kayıtlarına ve tapuda malik görünen murisin veraset ilamına güvenerek, iyiniyetli 3. kişi olarak satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen 2013/239 Esas sayılı dosyada davalıların dava konusu taşınmazlarda fuzuli şagil oldukları gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının kabulüne, diğer birleştirilen 2013/246 Esas sayılı tapu iptali ve tescil davasının sübut bulmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve Dairece eksikliğin giderilmesi yolu ile getirtilen nüfus kayıtlarından, birleştirilen tapu iptali ve tescil dosyasının davacıları olan ... ve ...’ın mirasbırakanları 1930 doğumlu ...’in 13.10.1980 tarihinde ölümü ile geriye oğlu davalı-birleştirilen davacı ..., torunu davalı-birleştirilen davacı ... ve dava dışı mirasçılarının kaldıkları, birleştirilen davacıların muris ... mirasçıları adlarına tapu iptali ve tescil istemli olarak eldeki tapu iptali ve tescil davasını açtıkları, çekişme konusu 287-288-289- 191 ada 1 ve dava dışı 36 ve 197 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar ... adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçıları olan dava dışı ...,...,...,...,...,...,...,... ...,...,....,....,...,...,.... ..,..,...,...,..,... ..,..,...,...,...,....,...,...,...,...adlarına intikal ettiği, adları geçen dava dışı şahıslar tarafından söz konusu taşınmazların satış yolu ile 10.06.2013 tarihinde davacı-birleştirilen davalı ...’ya devredildiği, Karataş Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/107 Esas - 1972/81 Karar sayılı veraset ilamından ...’nın 15.02.1972 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak ana bir baba ayrı kardeşi ... ile baba bir ana ayrı kardeşi ...’in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasında mirasbırakan ... mirasçıları adına tapu iptali-tescil isteğinde bulunulduğuna göre, mirasçılar arasında elbirliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu ve davanın tereke adına sürdürülmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural TMK"nın 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların
mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Nitekim, TMK"nın 702/2. maddesi de bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiş (11.10.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, mirasbırakan ...’in davalılar-birleştirilen davacılar dışında mirasçılarının bulunduğu nüfus kayıtları ile sabittir.
Öte yandan yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları ile birleşmesi sonucu yargılama yapıldığı, eldeki davada öncelikle tapu iptali ve tescil isteğinin çözümlenmesi gerektiği, bunun için de tarafların bildirdikleri delillerin usulüne uygun biçimde toplanması hususunun göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca, öncelikle muris ...’in veraset ilamının ibrazının sağlanması, daha sonra davada yer almayan ortakların(mirasçıların) olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.
Ayrıca, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasında davacıların tanık deliline dayandıkları, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları açısından ... ve ... tarafından bildirilen tanıklarının dinlendiği, ancak tapu iptali ve tescil iddiaları açısından tanıklarının dinlenmediği anlaşılmakla, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının davacılarının bildirdiği veya bildireceği tanıklarının dinlenmesi, toplanan tüm deliller ile tanık beyanları bir arada değerlendirilmek suretiyle öncelikle tapu iptali ve tescil isteği açısından olumlu-olumsuz bir karar verilmesi, daha sonra elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Davalı-birleştirilen davacı ...’in açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı- birleştirilen davada davacı ... vekili için 2.037.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.