10. Hukuk Dairesi 2014/23533 E. , 2015/11620 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : . İş Mahkemesi
Davacı, 30.01.2009 tarihinde Kuruma yaptığı tahsis başvurusu üzerine Kurumun kendisine yaşlılık aylığı almaya hak kazandığını belirttiğini ancak daha sonra 506 sayılı Yasa kapsamındaki bir kısım hizmetlerinin davacıya ait olmadığından bahisle yaşlılık aylığı şartlarının oluşmadığını belirttiği, davacının mevcut hizmetlerin tarafına ait olduğuna ilişkin açmış olduğu davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiği, davacının ilk başvuru tarihi olan 30.01.2009 tarihinden itibaren aylık bağlanması için tekrar kuruma 14.11.2013 tarihinde başvurduğu, 1987-1990 tarihleri arasındaki tarım Bağ-Kur sigortalılığı nedeniyle prim borcu bulunduğundan talebin red edildiği, davacının prim borcunu ödedikten sonra 01.01.2014 tarihi itibariyle tarafına yaşlılık aylığı bağlandığı, ne varki, yaşlılık aylığı şartlarını 30.01.2009 tarihinde yerine getirmiş olduğunu belirterek, bu tarihten itibaren aylık bağlanması ile birikmiş yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece, Kurum işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki 2829 sayılı Kanunun Hizmet sürelerinin birleştirilmesi başlığını taşıyan 4. maddesi, "Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hakkazanıldığında birleştirilir." düzenlemesini içermektedir. Bu kanunun amacı; hiçbir Kurumdaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik Kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamak, bu suretle değişik Kurumlardaki hizmetlerin ziyan olmasını önlemek olup, bazı...Kurumlarında geçen hizmet süreleri toplamının
tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması halinde; diğer Kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde, sigortalının ya da hak sahibinin iradesinin de bu yönde olması koşuluyla zorunluluk bulunmamaktadır. (YHGK. 06.03.2002 tarih ve 2002/21-132-139 sayılı kararı)
2829 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun sigortalılık hallerini düzenleyen 53. maddesinin son fıkrası, ilk defa 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olanların durumunu düzenlemektedir. Davacı, daha önce sigortalı olarak tescil edildiğinden, uyuşmazlığın, bu maddeye göre değil, 5510 sayılı Kanunun geçici 2. maddesine göre çözülmesi gerekir. Anılan maddede, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi birden fazla sigortalılığı bulunanlara bağlanacak aylığın, mülga 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit olunacağı belirtilmiştir.
Eldeki davada; davacı 30/01/2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığını iddia etmektedir. Kurum sonraki cevabında, davacının ... sigortalılığa tabi çalışması nedeniyle prim borcu bulunduğundan talebini red etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacının 1977-2009 yılları arasında askerlik hizmeti ile birlikte 5119 gün 506 sayılı Yasaya tabi hizmetinin bulunduğu görülmekte ve mahkemece bu hizmetin tek başına yaşlılık aylığı bağlanması için yeterli olup olmayacağı üzerinde durulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yukarıda anlatılanlar ışığında, davacının 506 sayılı Yasaya tabi hizmetleri dikkate alınarak tek başına 30.01.2009 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.