10. Hukuk Dairesi 2015/5866 E. , 2015/11594 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Somut olayda; davacı, davalı işverenin yemek dağıtım işyerinde 21.08.2006 – 13.07.2010 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini istemiş, mahkemece, davacının, davalı işveren nezdinde 21.08.2006 – 13.07.2010 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitine hükmedilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacının, davalı işveren nezdinde 21.08.2006 – 01.09.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitine ilişkin hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonucunda davacının davalı işveren nezdinde 21.08.2006 – 13.07.2010 tarihleri arasında çalışmalarını tespitine dair hüküm kurarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usulî Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), ...
Eldeki davada, mahkemece, davalı şirket ile ... komisyonu arasındaki 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin sözleşmeler celbedilmesine rağmen 2008 yılında davalı şirket ile sözleşme yapılıp yapılmadığı araştırmadan, isticvap edilen davacının okulun tatil olduğu dönemlerde ...’nin kurşunlu şubesinde çalışma iddialarına ilişkin olarak yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulması, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma ilamı gereği yerine getirilmemiştir.
Yapılacak iş; davalı şirketin,... lisesinde 2008 -2009 yılı döneminde yemek dağıtım işini alıp almadığı yöntemince araştırılmalı; davacının okulun tatil olduğu dönemlerde çalışmalarının geçtiğini beyan ettiği işyerleri ile davalı şirket arasında yemek dağıtım işine ilişkin sözleşmeler bulunup bulunmadığı davalı şirketten ve ilgili işyerlerinden sorulmalı; yine bu işyerlerinin dönem bordrolarına kayıtlı çalışanların re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı; tüm dosya kapsamından, davacının, davalı işveren nezdindeki çalışmalarının niteliği, süresi, gerçek ve fili olup olmadığı irdelenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-) 6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.
6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde ...sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan Geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanunda bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır.
6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, verilen hükümde davalı SGK’nın, 5502 sayılı Yasanın 36. maddesi uyarınca yargılama harçlarından muaf tutulması yerinde olup, harçlar dışında avukatlık ücretinden ve yargılama giderlerinden herhangi bir muafiyetinin bulunmadığı gözetilmeksizin 6552 sayılı Kanun hükümleri göz önünde bulundurularak davalı ... aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi ve 6552 sayılı Kanunun 54. maddesi ile 6100 sayılı HMK."nun 312 ve 323. maddelerine aykırı şekilde ve hatalı değerlendirme sonucu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin tamamının diğer davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hüküm bu yönüyle de isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. .
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ...ne iadesine, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.