Esas No: 2016/2417
Karar No: 2021/1241
Karar Tarihi: 07.04.2021
Danıştay 13. Daire 2016/2417 Esas 2021/1241 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/2417
Karar No:2021/1241
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Sigorta Fonu (Fon)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idare tarafından toplam 95.954.048,93-TL olarak tespit edilen Fon alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; işlem tarihi itibarıyla davacı tarafından banka kaynaklarının hangi miktarda kendi veya banka hâkim ortakları adına aktarıldığı, talep edilen Fon alacağının doğmasında ne kadar sorumlu olduğu konusunda bir tespit yapılmadığı, davacının Fon'a devredilen banka hakim ortağının kredi kullandırılan şirketinde borcun devam ettiği dönem boyunca 23/05/2002-13/02/2004 tarihleri arasında ortak şirketlerden birini temsilen yönetim kurulu üyesi kanunî temsilci olarak görev yapmış olması nedeniyle Fon alacağının tamamından sorumlu tutulduğu, ancak Fon bankalarının yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca kanunî temsilci sıfatını haiz kişilerin Fon alacağının tümünden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, idarece Fon alacağının takip ve tahsil edileceği kanunî temsilcinin, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi gereğince sorumlu olduğu dönem ile sorumluluk tutarı ve 4389 sayılı Kanun uyarınca banka kaynaklarının ne kadarını edindiği veya edindirdiği somut olarak ortaya konulmadan, Fon alacağının tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında tesis edilen işlemin dayanağının 4389 sayılı Kanun'un 15/7-b maddesi değil 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi olduğu, bu kanundaki sorumluluğun da kanuni temsilcilik sıfatından kaynaklanan kusursuz sorumluluk hâli olduğu, kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilmesinin tek koşulunun amme alacağının asıl borçlu tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması olduğu, Fon'un 5411 sayılı Kanun gereği banka kaynağı olan kredinin kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca kanuni temsilci sıfatı taşıyan kişiler hakkında takip yapma hakkına sahip olduğu, kanuni temsilci kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğundan kendisinin borç doğuran işlem nedeniyle kazanç elde edip etmediği veya üçüncü kişiye bir kazanç sağlayıp sağlamadığına bakılamayacağı, uyuşmazlık konusu olayda davacının kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, Bankacılık Kanunu'nun geçici 26. maddesi ile kanuni temsilcinin görev yaptığı dönemden önce kullanılan kredilerden sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiği, davacının ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'de yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, davacının kanuni temsilci olarak dava konusu Fon alacağından sorumlu olduğu, Fon'un her türlü harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından Fon'a devredilen ... Bankası T.A.Ş.’den 04/12/1995 tarihinde 12.500.000 DEM kredi kullanıldığı, kullanılan kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi alacağının tahsili için Müflis ... Bankası T.A.Ş. iflas masasının 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca takibe başladığı, ancak takipten bir sonuç elde edilemediği, aynı Kanun'un 245. maddesi uyarınca takip hakkının iflas masası alacaklısı olarak Fon tarafından devralınması üzerine ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'den tahsil edilemeyen alacağın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun geçici 26. maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'de kredi kullandırım tarihinden itibaren görev yapan kanuni temsilcilerden tahsiline karar verildiği, davacının da şirkette 23/05/2002 ile 13/02/2004 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı gerekçesiyle, aciz vesikası tarihi olan 25/05/2010 tarihinden 09/04/2015 tarihine kadar yapılan borç hesaplamasında 51.965.225,62-TL ana para, 43.988.823,31-TL gecikme faizi olmak üzere toplam 95.954.048,93-TL borç için dava konusu ... tarih ve ... sayılı ödemeye çağrı mektubunun düzenlendiği, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinde, "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsî mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir..." kuralı yer almaktadır.
Davacının Kanunî temsilci olduğu iddia edilen dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesinde, "Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur." hükmüne yer verilmek suretiyle kural olarak anonim şirketlerin kanunî temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu belirtilmiş; "Vazifelerin âzalar arasındaki taksimi" başlıklı 319. maddesinde, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle esasen yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin, esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile müdürlere devredilebileceği kurala bağlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı Kanun'un 321. maddesinde, “Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir.” kuralı yer almıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun geçici 26. maddesinde, "...Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar, yönetim ve denetimi Fon tarafından devralınan banka ve şirketlerin eski yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanun'un 35'inci maddesi ile mükerrer 35'inci maddesinin uygulanmasında, ilgili kanun ve mevzuat veya ana sözleşmeleri uyarınca temsile yetkilendirilmiş veya tüzel kişilerin yetkili organlarınca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden,
a) Fon bankalarının; yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
b) Fon bankalarının kurumsal kredilerinden kaynaklanan Fon alacaklarında, kredinin kat edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
c) Fon gelirlerinden kaynaklanan alacaklarda, Fon alacağının ilgili kuruluşa tebliğ edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
kanuni temsilci sıfatını haiz kişiler kanuni temsilci olarak addedilir." kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Temsilci, başkasının nam ve hesabına hareket ederek, irade beyanı ile, temsil ettiği kişiyi hak sahibi veya borçlu kılabilen kişidir. Temsilcinin yetkisi, bir kanun hükmüne ve temsil edilenin istek ve iradesine dayanır. Kanuna dayanan temsil yetkisine, kanuni temsil, bu tür yetkiye sahip olan kişiye de, kanuni temsilci denir. Kanuni temsilcilerin yetkilerinin sınırı ve bu yetkilerin gereği gibi kullanılmaması dolayısıyla sorumlulukları, kanun tarafından belirlenmiştir.
Aktarılan Kanun hükümlerine göre anonim şirketlerde, genel kural, yönetim kurulunun idare ve temsile yetkili olduğudur. Bununla birlikte, yönetim kuruluna ait idare ve temsil yetkisinin;
- Ana sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına devredilmesine veya müdüre bırakılmasına yetki verilmemiş olması durumunda, yönetim kurulu üyelerinin her birinin,
- Ana sözleşme ile yetki verilmesi şartıyla, kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan yönetim kurulu üyelerinin (murahhas üyelerin),
- Ana sözleşmede yetki verilmesi şartıyla kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan müdürlerin,
- Ana sözleşmede idare ve temsil işlerinin murahhas üye veya müdüre bırakılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karşın bu yetkinin kullanılmaması durumunda da, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin her birinin, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci sayılacağı anlaşılmaktadır.
6762 sayılı Kanun'un 321. maddesinde "temsil yetkisi"nin kapsamına işaret edilmiş olup, bu duruma göre temsil yetkisi olanların şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan tüm işleri ve tüm hukuki işlemleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu yetkinin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında, 6762 sayılı Kanun'un 319. maddesine göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmaları zorunludur.
Başka bir anlatımla, anonim şirketlerde "temsil yetkisi"nin, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunmasına dair coğrafi yönden yapılan sınırlamalar ile tescil ve ilan edilmiş olmak kaydıyla müştereken kullanımına dair sınırlamalar dışında başkaca bir şekilde sınırlandırılamayacağı, şirketin maksat ve mevzuuna giren sınırlı işlere özgü temsil ve idare yetkisi verilen kişi ya da kişilerin ise şirketi temsile tam yetkili olmadığı açık olduğundan, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmayan, sınırlı olarak temsil ve idare yetkisi verilen kişi veya kişilerin kanuni temsilci sayılması mümkün değildir. Bu itibarla, tescil ve ilan edilmiş olsa dahi imza sirküleriyle kendine sınırlı imza yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci sıfatını haiz olduğu kabul edilemez.
Nitekim, 390 Seri No'lu Tahsilat Genel Tebliği'nde 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 319. maddesi hükmüne göre temsil salahiyeti verilen kişi ya da kişilerin kanunî temsilci kabul edilebilmesi için şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm muamelelerde" tam yetkili olmalarının zorunlu bulunduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Yönetim Kurulu üyesi olduğu ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin Fon'a devredilen ... Bankası T.A.Ş.'den 04/12/1995 tarihinde 12.500.000 DEM tutarında kredi kullandığı, söz konusu kredinin vadesinin 04/06/2003 olduğu, kredinin bu tarihte ödenmemesi üzerine kredi hesabının 19/08/2003 tarihi itibarıyla kat edildiği, ödenmeyen kredi borcuna ilişkin olarak 21/08/2003 tarih ve 39239 yevmiye no.lu ihtarnamenin şirkete gönderildiği, ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca yürütülen takipten bir sonuç elde edilememesi üzerine 25/05/2010 tarihinde borç ödemeden aciz vesikası alındığı, 02.04.2015 tarih ve 2015/73 sayılı Fon Kurulu kararı ile davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması üzerine, dava konusu 24/04/2015 tarih ve 03460 sayılı ödemeye çağrı mektubu ile toplam 95.954.048,93-TL tutarındaki Fon alacağının 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun'un 37. maddesi gereğince yazının tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde ödenmesinin istenildiği, davacı tarafından bu ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, davacının 28/05/2002 tarih ve 5557 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 10/05/2002 tarihli ve 183 numaralı yönetim kurulu kararı ile anılan şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, aynı tarihli ve 185 numaralı yönetim kurulu kararı ile ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin vazife taksiminin yapıldığı ve davacının şirketin yönetim kurulu başkan vekili olduğu, aynı yönetim kurulu kararı ile şirketin, şirket unvanı altına yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisi tarafından atılacak müşterek imzaları ile temsil ve ilzam olunmasına karar verildiği, ancak 17/02/2003 tarih ve 5737 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 30/12/2002 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketin vazife taksiminin tekrar yapıldığı ve imza sirkülerinin yeniden düzenlendiği, davacının şirketin yönetim kurulu üyesi olarak tekrar görevlendirilmesine rağmen kendisine 1. ya da 2. derece imza yetkisinin verilmediği görülmektedir.
Dairemizin 2019/4322 sayılı esasına kayıtlı emsal nitelikteki dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; 25/11/1993 tarih ve 3413 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin esas sözleşmesinin "şirketin temsili" başlıklı 12. maddesinde, "...Şirketin hissedarlara ve üçüncü şahıslara karşı temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu, temsilin geçerli olabilmesi için şirket ünvanı altına konulmuş en az iki yetkili imzanın mevcudiyetinin şart olduğu... Yönetim kurulunun, şirketi temsil ve yönetim yetkilerini gerekli gördüğü hallerde tamamen veya kısmen pay sahibi olması gerekmeyen müdürlere bırakabileceği" kuralına yer verildiği; 17/02/2003 tarihli ve 5737 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 30/12/2002 tarihli yönetim kurulu kararının "imza sirküleri" bölümünde şirketin temsil ve ilzamı bakımından imza yetkilerinin 1. ve 2. derece olarak gruplandığı, davacının pay sahibi ... Bilgisayar Hizmetleri A.Ş.'yi temsilen yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, "imza sirküleri" bölümünde, "şirketin, imza yetkisine haiz iki şahsın şirket unvanı altına koyacakları müşterek imzaları ile temsil ve ilzam olunacağı" belirtildiği, davacının 1. derece imza yetkisi tanınanlar ile 2. derece imza yetkisi tanınan yetkili kişiler arasında bulunmadığı, daha sonraki tarihlerde de davacıya bu yetkinin verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu ... Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin esas sözleşmesinde mülga 6762 sayılı Kanun'un 319. maddesine uygun olarak temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsinin veya bazılarının idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılabilmesi için yönetim kuruluna yetki verildiği, yönetim kurulunca yapılan görev paylaşımında da davacının, adı geçen şirketi, borcun doğduğu ve ödenmesi gereken tarihlerde temsil ve ilzama yetkili kılınmadığı anlaşıldığından, mülga 6762 sayılı Kanun'un 317. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.