(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2011/15571 E. , 2012/1485 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 18/05/2007 tarihinde ağrı ve mide bulantısı şikayetiyle davalı ...Hastanesine başvurduğunu, hastanenin sahibi genel cerrahi uzmanı olan Doktor ..."ın ameliyat ile hem kist hem de apandisitinin alındığını, bir gün hastanede kaldıktan sonra, 10 gün sonra dikişlerinin alınması için gelmesi söylenerek taburcu edildiğini, 3 gün sonra durumunun ağırlaştığını, tekrar aynı hastaneye gittiğini, ameliyat yerinin iltihaplandığı söylenerek geri gönderildiğini, şikayetlerinin devam etmesi üzerine SSK Kocaeli Hastanesine başvurduğunu, oradan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğini, burada ameliyat yerinden iltihaplı kan geldiğinin görülmesi üzerine ameliyat edildiğini ve ... Hastanesinde davalı Doktor tarafından yapılan ameliyatı sırasında karın içerisinde sargı bezi unutulduğunun tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 YTL maddi, 30.000 YTL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., apandisit ameliyatları sırasında ameliyat yerinde en fazla 3 veya 4 alete sıkıştırılmış gazlı bez kullanıldığını, karın içinde sadece gazlı bezin kalmasının mümkün olmadığını, gazlı bez unutulmuş olsa tutturulduğu aletle birlikte kalmış olması gerektiğini, davacının ameliyatından sonra 1 hafta- 10 gün içinde dikişlerini aldırmaya gelmesi söylenerek taburcu edildiğini, ameliyattan 3 gün sonra şikayetleri üzerine hastaneye davet edildiği takibi yapıldığında ameliyat yerinde apse olduğunun görüldüğünü, apsenin açılarak içinin temizlendiğini ve apsenin derinliğine ucu dışarıda kalacak şekilde steril mach bırakıldığını, davacının 4-5 gün sonraki gelişinde pansumanın düşmüş olduğunun yara yerinin ödemli ve kapanmış olduğunun tespit edildiğini, davacının yara yerindeki gazlı bezin düşmüş olabileceğini söylediğini, davacının karın içinde unutulduğunu iddia ettiği gazlı bezin apsenin temizlenmesi sonrasında apsenin derinliğine bırakılan steril mach olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiş, duruşmalara katılan davalılar vekili de davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK"nun 76.maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Davacı, Hastahanede ameliyat edildiğini, ameliyat sırasında vücudunda gazlı bez unutulduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalılar ise ameliyat sonucu apse yaranın apse yapması nedeniyle bir ucu dışarıda bırakılan gazlı bezin davacı tarafından gereği yapılmaması nedeniyle yaranın içinde kalmış olabileceğini savunmuşlardır. Mahkemece adli tıp kurumundan rapor alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.) O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor ve Hastane, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmalı ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1.maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise, doktor ve hastane sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya bakıldığında,hükme esas alınan dosya içerisindeki Adli Tıp Raporunda, apseye uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu, ... Bilge Hastanesinin tıbbi evrakında 28/05/2007 tarihindeki müdahalede apse yerine spanchın konduğunun kayıtlı olduğu dikkate alındığında Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinden davacının batın bölgesinden çıkartılan spanchın davacının yara yeri enfeksiyonu sırasında konulan mach olabileceği, davacının fonksiyonel bozukluk bırakmadan iyileşmiş olduğu maluliyet tayinine gerek olmadığı, iyileşme süresinin 2 aya kadar uzayabileceği ve bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceği belirtilmiştir. Mahkemecede ameliyattan sonra ameliyat yerinde apse geliştiği, davalı doktor tarafından apse temizlenirken apse içindeki iltihapın kuruması için apsenin derinliğine gazlı bez yerleştirildiği, davacının dikkatsizliği sonucu bu gazlı bezin yaranın içine kaçarak üzerinin kapandığı, davalı doktorun apse yerine gazlı bez yerleştirmesinin tıp kurallarına uygun olduğu, davacının Kocaeli Üniversitesinde yaşadığı tanı tedavi ve ameliyat sürecinin uzamasının takibini yapan doktoru değiştirmesinden kaynaklandığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de davalı doktorun apse temizlerken yaraya yerleştirdiğini savunduğu gazlı bez için davacıyı uyarıp uyarmadığı, gazlı bezin yarada kalma süresi, nasıl çıkartılacağı ve yaranın mevcut hali ile nasıl bakımının yapılacağı, yapılmaması halinde sonuçları hususunun kendisinin uyarılıp uyarılmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyle eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulamaz. O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlarla ilgili olarak, varsa taraf delillerini topladıktan sonra, davalıların belirtilen yükümlüğünü yerine getirip getirmedikleri, bunda kusurlarının bulunup bulunmadığı yönünde, inceleme yapılmak üzere dosyanın tomar halinde üniversitelerden seçilecek konusunda uzman bilirkişilere teslimi ile taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzim edilmesinin istenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 30.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.