22. Hukuk Dairesi 2014/4566 E. , 2015/12778 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, prim alacağı fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile kurban bayramı ikramiyesi alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.04.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, kurban bayramı ikramiyesi ve prim alacakları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında kısmi ıslah ile yeni bir dava açılıp açılamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Yargılama sırasında davacı, dava dilekçesini ıslah ile dava dilekçesinde talep ettiği alacak miktarlarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinin talep (sonuç) kısmında isim ve miktar olarak yer almayan yıllık izin ücreti alacağı talep etmiştir.
Mahkemece, yıllık izin ücreti alacağına ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi dikkate alınarak, yıllık izin ücreti alacağının kabulüne karar verilmesi yanlıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 187. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan, harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda, yıllık izin ücreti alacağına ilişkin ıslah dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
Islah ile dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu sebeple, “davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere, yıllık izin ücreti alacağına ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken, anılan alacağın kabulüne karar verilerek, söz konusu ıslaha bu açıdan değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden, yıllık izin ücreti alacağı yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Bir diğer uyuşmazlık konusu da, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığıdır.
4857 sayılı Kanun"un 32/8. maddesinde işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları da geniş anlamda ücret alacağı niteliğinde olup, beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
6100 sayılı Kanun"un 316. ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
6100 sayılı Kanun"un 319. madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def"i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 sayılı Kanun"un 317/2. ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Kanun"un 141/2. maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
Somut olayda, 07.06.2013 tarihli ıslah dilekçesine karşı davalı vekili zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Bu durumda, mahkemece, davalı tarafın ıslah dilekçesine karşı 17.06.2013 havale tarihli dilekçesi ile yaptığı zamanaşımı definin değerlendirilmemesi de hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.