14. Hukuk Dairesi 2019/10 E. , 2021/3484 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.01.1977 gününde verilen dilekçe ile geri alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.10.1977 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4753 sayılı Yasanın 57. maddesine dayanarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 5 ada 33 sayılı parselin 4753 sayılı Yasa gereğince davalı adına tescil edildiğini, daha sonra da 4753 sayılı Yasaya aykırı biçimde taşınmazın haricen devredildiğini ileri sürerek, tapunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasındaki alınan beyanında dava konusu taşınmazı sattığını söylemiştir.
Mahkemece davanın kabulüyle, davalı adına oluşan tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 5 ada 33 sayılı parselin geldiği ana taşınmazın Hazineye ait iken 4753/5618 sayılı Yasa hükümleri uyarınca ifraz, tevzi ve tahsis yoluyla davalı adına tescil edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere, 11.06.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, toprağı olmayan veya olup da kifayetsiz bulunan kişilere bazı usul ve esaslar dairesinde toprak verilmesine dair düzenlemeler getirmiştir. Ayrıca, kendisine toprak tevzi edilen kişilerin de toprağın işletilmesi ile ilgili olarak uyması gerekli olan bazı kurallar öngörülmüştür. Bunlardan birisi ve en önemlisi, anılan Kanunun 57.maddesinde "...Bu Kanunla verilen arazi, sahibi tarafından işletilemeyerek terk edilir veya ortakçılıkla veya özürsüz olarak kira ile işletilirse Tarım Bakanlığının bu kanun gereğince ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere, gayrimenkullerin geri verilmesini mahkemeden istemeye hakkı vardır..." şeklinde yer alan hükümdür. Keza, 28.2.1957 tarihinde Bakanlar Kurulunun 8751 Sayılı Kararı ile mer"iyete konulmuş bulunan ve Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 63. maddesine dayanılarak hazırlanmış Çiftçiyi Topraklandırma Nizamnamesinin 57. maddesinde de "...Verilen toprak, kanunun 7,56 ve 57. maddeleri mucibince özürsüz olarak işletilmez ve terk edilirse veya ortakçılıkla işletilirse veyahut kiraya verilirse, verilen toprak geri alınır ve tapu kayıtları Hazine adına değiştirilir..." denilmek suretiyle aynı hüküm tekrarlanmıştır.
4753/5618 sayılı Yasa sonradan iptal edilmişse de, hak hangi yasa zamanında verilmişse, o yasa hükümlerine tâbidir. Uygulamada, anılan yasadan kaynaklanan ve 57. madde hükmüne dayalı olarak sonradan açılan davalar, bu yasa hükümleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulmuştur.
Ne varki, 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine dair Tarım Reformu Kanununun Geçici 3. maddesinde; "... uygulama alanları ve uygulama alanları dışında 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanununun 8.maddesiyle mülga 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve 4486 sayılı Teknik Ziraat ve Bahçıvanlık Okulları Hakkındaki Kanunun hükümlerine göre tevzi edilen ve bilahare başkalarına devredilmiş bulunan gayrimenkullerin satışının iptaline ilişkin olarak açılmış davalar, her ne safhada olursa olsun düşer..." şeklinde düzenlemeye yer verilmiş, 09.05.1985 tarihinde kabul edilen, ancak 5286 sayılı Yasa ile bazı hükümleri iptal edilen 3202 sayılı Yasanın geçici 9. maddesinde de aynı hüküm tekrar edilerek, 4753 sayılı Yasa gereğince tevzi edilen taşınmazlarla ilgili olarak Hazine tarafından açılan geri alma ve iptal davalarının her ne safhada olursa olsun düşeceği öngörülmüştür.
Değinilen yasal düzenlemeler karşısında, Hazinenin 4753 sayılı Yasanın 57. maddesine dayanarak açmış olduğu davaların yasal dayanağının kalmadığı ve taraf sıfatının ortadan kalktığı açıktır. Husumet kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.