14. Hukuk Dairesi 2020/1814 E. , 2020/4855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.04.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, cezai şart ve kira alacağı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, cezai şart ve kira alacağı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında adi yazılı olarak düzenlenen 14.08.2013 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile davalının, 7239 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen binanın 10. Kat 30 No"lu bağımsız bölümünü 175.000,00 TL bedelle müvekkiline satmayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği davalıya toplam 156.000,00 TL ödeme yaptığını, bakiye 19.000,00 TL"nin ise tapunun devri sırasında ödeneceğinin şifahi olarak kararlaştırıldığını, sözleşmede dairenin 30.10.2014 tarihinde teslim edileceği belirtilmiş ise de halen devir ve teslimin yapılmadığını, bakiye 19.000,00 TL bedeli davalıya ödemeye hazır olduklarını ileri sürerek dava konusu dairenin davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini; olmadığı taktirde davalıya ödenen 156.000,00 TL ile birlikte sözleşmede kararlaştırılan 10.000,00 TL cezai şartın ve 3.600 TL kira alacağı ile cam balkon yapımı için ödenen 3.750,00 TL"nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi, davacının sözleşmede kararlaştırıldığı üzere dairenin teslim tarihinden bir ay önce bakiye bedeli ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kendi edimini yerine getirmeden tapu iptali ve tescil talep edemeyeceğini, bu durumun sözleşmenin şirket tarafından feshi için haklı bir sebep olduğunu, buna rağmen cezai şart talep etmesinin de haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; davalı şirket vekili ise 13.05.2016 tarihli dilekçesinde; davacı tarafça bakiye 19.000,00TL bedelin ödenmesi halinde tapuyu devredeceklerini, ancak davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 30 No"lu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davacı tarafça depo edilen 19.000,00 TL tazminatın mahkeme veznesinden çekilmesi konusunda davalı tarafa izin verilmesine; davacının birlikte ifa kuralına aykırı hareket ederek davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, aynı sebeple davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve davalı aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. HMK’nın 323/a maddesi uyarınca karar ve ilam harçları da yargılama giderleri arasında olup davanın kabulü halinde, karar ve ilam harcından davalı taraf sorumlu olacaktır.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan kısmında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde, hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda mahkemece, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden davalı aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de netice itibariyle dava kabul edildiğinden ve davacı taraf tüketici konumunda olup harçtan muaf olduğundan, hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcından, aleyhine hüküm verilen davalı taraf sorumludur.
Bu durumda mahkemece, uyuşmazlık konusu dairenin taraflarca sözleşmede kararlaştırılan değeri olan 175.000,00 TL üzerinden hesaplanan binde 68,31 oranındaki 11.954,25 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yargılamanın yeniden yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 8. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince dava değeri üzerinden hesaplanan 11.954,25 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.