Esas No: 2016/2298
Karar No: 2021/1709
Karar Tarihi: 07.04.2021
Danıştay 10. Daire 2016/2298 Esas 2021/1709 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/2298
Karar No : 2021/1709
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALI : … Sulama Birliği
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
9- …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bingöl ili, … ilçesi, … Köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmazın, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sulama kanalından taşan ve sızan sular sebebiyle sazlık ve bataklık haline gelmesinde davalı idarelerin hizmet kusurlarının bulunduğu ileri sürülerek 2008 ve 2009 yılları zararı olarak toplam 16.633,00 TL maddi tazminatın ve 570,00 TL delil tespiti giderinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 15/04/2015 tarih ve E:2011/10237, K:2015/1866 sayılı kararı ile ''davacıların 2008 yılı zararı olarak 2.752,80 TL tazminat talebi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle gerekçeli olarak'' onanması, "2009 yılı zararı olarak 13.880,34 TL ve 570,00 TL delil tespiti giderinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebine yönelik kısmının'' bozulması üzerine, bozma kararına uyulmak suretiyle verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2009 yılı zararına yönelik 13.880,34 TL tazminat talebi için, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… değişik iş sayılı dosyasında açılan tespit davasında 18/12/2009 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davalı idare tarafından taşınmazda biriken suyun tahliyesi için yapılan drenaj kanalının yetersiz kaldığı ve taban suyunu düşürmediği, çevre arazilerin sulanması esnasında sızan suların kot farklılığından dolayı biriktiği ifade edilerek tarımsal arazi vasfını kaybeden alanın yapılan hesaplamalar neticesinde 2008 ve 2009 yıllarında elde edilecek net gelirin hesaplandığı, 2009 yılı için yapılan tespitlerin hükme esas alındığı, davalı idare tarafından tarım arazisi varlığını kaybeden taşınmaza tarımsal arazi vasfını kazandırmak için bir imar ihya çalışması yapması gerekirken yapılmaması nedeniyle davacıların, her yıl alabileceği ürünün satış hasılatından, maliyetinin düşürülmesi neticesinde elde edilecek kardan mahrum kaldığı, dolayısıyla davacıların zararının idarenin faaliyeti nedeniyle Anayasa hükmü ve bilimsel ve yargısal içtihatlarla oluşturulan "idarenin sorumluluğuna ilişkin haller" çerçevesinde karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 2009 yılı zararı olarak 13.880,34 TL tazminat ve 570,00 TL delil tespiti gideri olmak üzere toplam 14.450,34 TL'nin dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, zarara sebep olduğu iddia edilen sulama kanallarının davalı sulama birliğine devredildiği, bu nedenle zarardan birliğin sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2008 ve 2009 yılı için belirlenen zarar miktarlarında olağan dışı bir fark bulunduğu, raporun hükme esas alınamayacak nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın kabulü yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)- KARŞI OY :
Mahkemece hükme esas alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… değişik iş sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunda; davalı idare tarafından taşınmazda biriken suyun tahliyesi için yapılan drenaj kanalının yetersiz kalıp taban suyunu düşürmediği, kanalın araziye su kaçıran kısmının kot farkının yüksek olduğu ve farklılığın su taşması ve sızmasını arttırdığı, açılan drenaj kanalının tarımsal arazi vasfını kaybeden alanı iyileştirmediği, dava konusu taşınmazın bir kısmının çevre arazilere oranla düşük kotta kaldığı, çevre arazilerin sulanmasında sızan suların dava konusu taşınmazın düşük kotu yerine doğru sızma ve birikme yaptığı, bunun sonucunda taşınmazın sazlık ve bataklık haline geldiği, kanalın bir kısmının taşınmaz sınırları içinde kaldığı tespitlerine yer verilmiş, kadastro bilirkişisi tarafından tarımsal arazi vasfını kaybeden alan belirtilmediğinden arazinin tamamı için zarar hesaplandığı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacılar tarafından aynı taşınmazın 2003 ve 2004 yılı zararları için de dava açıldığı, mahkemece değişik iş sayılı adli yargı raporu hükme esas alınarak E:…, K:… numaralı kararla tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, 2003 yılından beri devam eden zararların oluşumuna ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesinin değişik iş sayılı dosyalarında yaptırılan keşif ve bilirkişi raporlarında yer verilen tespitlerden, görülmekte olan davanın konusu zararla aynı mahiyette olup olmadığı, zararın meydana gelmesi veya önlenmesi bakımından davacılar ya da davalılar tarafından bir müdahale yapılıp yapılmadığı hususlarının Mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle yeterince açıklığa kavuşturulmadığı, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerekmekte iken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, söz konusu kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyoruz. 07/04/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.