10. Hukuk Dairesi 2014/10676 E. , 2015/11541 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında iş kazası ve sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
08.11.2013 günü açılan davada mahkemece davalılara davetiye gönderilmeden, duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinde yapılan inceleme üzerine 12.11.2013 tarihinde, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlandığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 114. maddesi gereğince usulden red kararı verilmiştir.
Anılan Kanunda yazılı yargılama usulü ayrıntılı olarak düzenlenmiş iken Kanunun 316 – 322. maddelerinde basit yargılama yöntemi temel özellikleriyle ele alınmıştır. “Dilekçelerin verilmesi” başlığını taşıyan 317. maddede, dava açılması ve davaya cevap verilmesinin dilekçe ile olacağı, “Delillerin ikamesi” başlıklı 318. maddede, tarafların dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorunda oldukları belirtilmiş, “Ön inceleme ve tahkikat” başlığını taşıyan 320/1. maddede, mahkemenin, olanaklı olan durumlarda tarafları duruşmaya çağırmadan dosya üzerinden karar vereceği öngörülmüş olmasına karşın bu gibi durumların neler olduğu açıkça bildirilmemiştir.
Söz konusu Kanunun “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesinde, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve kanıtlama hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmiş olup 320/1. maddedeki hüküm yönünden, 27. maddede yer alan hak çerçevesinde titiz ve sınırlı bir uygulama yapılmalı,
duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilebilecek durumlar, hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmeyecek haller ile sınırlı tutulmalı, bu yöntem ancak bu konuda yasal dayanak bulunması halinde başvurulabilen istisnai uygulama niteliğinde kabul edilip bu kapsamda değerlendirilmelidir. 27. maddedeki düzenleme, Anayasa’nın ”Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru araç ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı makamları önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağının açıklanması, ...nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi dikkate alındığında, yargı önüne getirilen uyuşmazlıklarda mahkemelerce duruşma yapılmasının esas olduğu açıktır. Bundan amaç, taraflara iddia ve savunmalarını yazılı beyanlar dışında bir kez de sözlü olarak hâkime aktarmalarına olanak tanınması, bu iddia ve savunmalarda açık olmayan, kuşku ve duraksamanın söz konusu olduğu konularda da hakimin soru sormasının sağlanmasıdır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında beliren maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta değinilen 320/1. maddeye yanlış anlam yüklenerek duruşma yapılmadığı gibi dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından önce karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.