14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/6728 Karar No: 2013/8989 Karar Tarihi: 13.06.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/6728 Esas 2013/8989 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/6728 E. , 2013/8989 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.03.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 632 ada 27 parsel sayılı taşınmazı yararına, davalılara ait 632 ada 341 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı lehine daha önce kurulmuş geçit hakkı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Somut olayda; davacı lehine daha önce kurulmuş geçit hakkı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacıya ait 27 sayılı parsel yararına daha önce 428 sayılı parselin (A) ile gösterilen kesiminden geçit kurulmuş ise de davacı bu yerin geçit olarak kullanılmaya elverişli olmadığını ileri sürerek bu davayı açmıştır. Bilirkişi raporunda bu geçitin “merdivenli ve meyilli bir yol konumunda olduğu” belirtilmiş ise de araç geçişine uygun olup olmadığı dolayısı ile davacının taşınmazının nispi geçit ihtiyacının bulunup bulunmadığı belirlenmiş değildir. Bu durumda mahkemece daha önce kurulan ve krokide (A) ile gösterilen geçit yerinden doğudaki Dayıbey Sokağına araçla ulaşım imkanı olup olmadığı, buna bağlı olarak davacının 27 sayılı parselinin nispi geçit ihtiyacı içerisinde bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiden ek rapor alınıp, gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.