Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2408
Karar No: 2021/1808
Karar Tarihi: 15.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2408 Esas 2021/1808 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2408 Esas
KARAR NO: 2021/1808 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/941Esas - 2018/386 Karar
TARİH: 17/05/2018
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalı şirkette Müvekkili ...' ün % 11,42 oranında ... nin ise % 22.76 oranında paya sahip olduğunu, davalı şirketin 26.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin gündemin 4. maddesi uyarınca alman kararın iptalinin gerektiğini, finansal tabloların, genel kurul gündeminde "okunması, müzakeresi ve tasdiki " olarak belirlenmiş olmasına rağmen okunmamışken ve TTK 437. maddesi kapsamında sorulan sorulara sağlıklı ve açıklıkla cevap verilmemişken yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilemeyeceğini, TTK 413. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçiminin, yılsoııu finansal tabloların müzakeresi ile ilgili sayılır denilmekte olduğunu, genel kurulda finansal tabloların gizlendiğini ve müzakereye dc açılmadığını, genel kurulda finansal tablolara ilişkin bilgi edinme ve inceleme haklarının da engellenmek suretiyle, finansal tabloların müzakere edilmemiş olmasının yönelim kurulu üyelerinin ibra edilmesine engel teşkil etmekte olduğunu, , finansal tablolara ilişkin bilgi edinme ve inceleme kapsamında incelenmeye muhtaç eksiklikler, belirsizlikler ve çelişkiler mevcut iken ibra kararı alınmasının mümkün olmadığını, ayrıca TTK 436/2. maddesi gereğince şirkette yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin genel kurulda nasıl kendi ibrası için oy kullanamayacak ise, pay sahibi şirketin kendi şirketindeki yönetim kurulu üyeleri hakkında da oy kullanamayacaklarını, ancak 4.maddenin oylamasında bu kurala da riayet edilmediğini, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelerinde belirtilen izinlerin verilmesine ilişkin gündemin 9.maddesi uyarınca alınan kararın da iptalinin gerektiğini, zira TTK 436 m. uyarınca kan hısımlığı olan ve hakim şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan kişilerin bu izinlerin verilmesinde oydan yoksun olduklarını ileri sürerek 26/06/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısının 4. ve 9. gündem maddelerinde alınan kararların TTK 445. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, finansal tabloların müzakere edilerek tasdik edilmiş olması ve yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin oylamaya katılmamış olması nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin ibrası bakımından gündemin 4.maddesi alınan kararın iptal edilemeyeceğini, davacının oysan yoksunluk iddialarının haklı olmadığını, aynı nedenle gündemin 9.maddesi ile alınan kararın da iptal edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/05/2018 tarih ve 2015/941 Esas 2018/386 Karar sayılı Kararı ile; " ….…Yukarıda belirtilen yargıtay kararları doğrultusunda 4 nolu genel kurul kararında; 2014 yılı faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu üyelerin ibrasına ilişkindir. Temsilciler marifetiyle oy kullanılabileceği yukarıda belirtilen yargıtay kararlarından anlaşılmış, davacıların kullandıkları oyun 4.997.837.281 olup ibra ile ilgili ise 7.955.457.997 oy nisabıyla ibralara karar verildiğinden ve bilirkişiler de tefsiratlı raporlarında iptali gerekmediğine dair rapor verdiklerinden 4 nolu genel kurul kararının iptali talebinin reddi cihetine gidilmiştir. Yukarıda belirtilen yargıtay kararları doğrultusunda 9 nolu genel kurul kararında; TTK.nın 395 ve 396.maddelerinde yönetilen izin ve yetkilerin verilmesi hususuna ilişkindir. ..., ..., ... ve ...'in TTK.nın 395 ve 396.maddesine göre 7.955.457.997 olumlu oylarla ayrı ayrı izinler verildiğinden belirtilen yargıtay kararları doğrultusunda ve alınan bilirkişi raporuna göre de 9 nolu genel kurul kararının iptali talebinin reddi cihetine gidilmiştir. …" gerekçeleri ile; "..davanın reddine," karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yeterli hukuki değerlendirmede bulunulmadan ve sunulan deliller incelenmeden karar verildiğini, ... A.Ş. ile ... A.Ş:’nin davalı şirket üzerinde TTK 195.m. bağlamında hakim ortak durumunda olduklarını, bu bakımdan gerek yönetim kurulu üyelerinin ibrasına gerekse TTK 395 ve 396 m. uyarınca izinlerin verilmesine ilişkin olarak adı geçen hakim ortakların TTK 436.m. uyarınca oy kullanmalarının mümkün olmadığını, bu hakim-bağlı ortaklık ilişkisinin gözardı edildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 25/06/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararların iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. 26/06/2015 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, davalının iptali istenen 4 ve 9 nolu gündem maddesi ile alınan kararlara muhalif kaldığı ve bu hususun zapta geçirildiği görülmüştür. Uyuşmazlık konusu 4 nolu gündem maddesi ile alınan karar, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. Davacı, TTK 437.m. uyarınca finansal tablolara ilişkin sorulan sorulara açıklıkla cevap verilmediğini, yine TTK 413 m. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçiminin yılsonu finansal tabloların müzakeresi ile ilgili olduğunu, finansal tablolar müzakere edilmez ise bunun ibraya engel teşkil edeceğini ileri sürmüştür. Genel kurul toplantı tutanağına göre, 2014 yılına ait yıllık faaliyet raporunun şirket merkezinde genel kurul toplantı tarihinin 15 gün öncesinden başlayarak pay sahiplerinin incelemesine açıldığı, genel kurul toplantısında davacı pay sahiplerinin faaliyet raporları ve finansal tablolarla ilgili olarak çeşitli sorular sordukları ve bu soruların toplantı başkanı tarafından cevaplandırıldığı, böylece faaliyet raporlarının ve finansal tabloların müzakere edildiği görülmüş olup, bu anlamda 4 nolu gündem maddesi ile alınan kararda yasaya veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı bir yön görülmemiştir. Davacı ayrıca ... A.Ş. ile ... A.Ş.’nin davalı şirket üzerinde TTK 195.m. bağlamında hakim ortak durumunda olduklarını, bu bakımdan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olarak adı geçen hakim ortakların TTK 436/2.m. uyarınca oy kullanmalarının mümkün olmadığını ileri sürmüştür. TTK 436/2 m. “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. “ şeklinde düzenlenmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Ne var ki bu hükmün yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olan adı geçen şirketler adına temsilci sıfatıyla da oy kullanamayacakları şeklinde yorumlanması mümkün olmayıp, davacının bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Uyuşmazlık konusu 9 nolu gündem maddesi ile alınan karar, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelerinde belirtilen izinlerin verilmesine ilişkin olup, alınan bu kararın TTK 436/1 m. hükmüne de aykırı olarak alındığı ileri sürülmüştür. TTK 436/1 m. “Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. 9 nolu gündem maddesi alınan kararla, davacı tarafça hakim ortak oldukları ve oydan yoksun oldukları ileri sürülen şirketlerin ne kendileri ile davalı şirket arasında, ne de yine bu anonim şirketlerin ortağı olduğu şahıs şirketi ile hakimiyetleri altındaki şirketler arasında kişisel nitelikte bir iş görüşülüp karara bağlanmış değildir. TTK’da oydan yoksunluk haline ilişkin mevcut düzenleme, anonim şirketin pay sahiplerinin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 434. ve 435. maddeleri gözetildiğinde istisnai nitelikte olup istisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi kaçınılması gereken bir yöntemdir. Bu nedenlerle, TTK'nın 436/1. maddesinde hükme bağlanan oydan yoksunluk halinin uyuşmazlık konusu 9 nolu karar yönünden oluşmadığı kabul edilmelidir( Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 19/12/2019 tarihli 2018/1327 E., 2019/8307 K. sayılı emsal kararı). O halde ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönünde verdiği kararında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL'nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK' nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi