20. Hukuk Dairesi 2011/14285 E. , 2012/2692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... köyü Şartarla mevkiinde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. ... ve arkadaşları, taşınmazın 10.000 m2 kısmının kendilerine ait olduğunu, adlarına tescili iddiasıyla davaya katılmışlardır. Mahkemece müdahil davacıların davasının reddine, davacıların davasının kabulüne, krokide (A)=20089,16 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1979 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece, Medeni Yasanın 713. ve 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacılar, taşınmazın imar ve ihyasının tamamlandığı ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının yararına gerçekleştiği iddiasına dayanmışlar, davalı ..., taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki aktif dere yatağı içinde olup zilyetlikle kazanılamayacağını iddia ederek davanın reddini istemiştir.
Dava konusu taşınmazın keşif sırasında çekilen fotoğraflarının incelenmesinde içinde halen akan dere olduğu ve paftasının incelenmesinde ise fotoğraflarda görülen derenin kuzey ve güney yönlerden devam ettiği ve paftada dere olarak bırakıldığı görülmektedir. Taşınmazın tescile karar verilen bölümü dereyi kesmekte olup, aktif dere yatağının bir kısmı tescil edilen taşınmaz içine alınmış, böylece kuzeyde 381 parsel ile 631 parsel arasında, güneyde ise 635 parsel ile 23 parsel arasındaki bölümde dere kesilmiş, devamı sağlanacak şekilde
bırakılmamıştır. Öte yandan, 20 ve 23 nolu kadastro parselleri hükmen tescil edilmiş olup, dava dosyaları aslı ve krokileri getirtilerek, taşınmaz yönünü ilgilendiren bir karar verilip verilmediği araştırılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince deniz, göl, nehir gibi genel sular sınırlamaya tabi olmayıp, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Derenin akışını engelleyecek şekilde aktif dere yatağındaki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olamaz. Bu nedenle; mahkemece mahalli bilirkişi, fen ve jeolog bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, kışın ve bahar aylarında akan derenin aktif yatağının tespit edilerek, paftasına göre öncesi ve sonrası ile devamını sağlayacak şekilde, dava konusu edilen taşınmazın bu kısmı dere olarak ayrılmalı, bu kısım çıktıktan sonra kalan bölüm var ise davacılar adına tescil edilmesine karar verilmeli, 20 ve 23 parsel dava dosyası ve krokileri incelenip, zeminde uygulanarak taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27.02.2012 günü oybirliği ile karar verildi.