17. Hukuk Dairesi 2014/5899 E. , 2014/5454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ceyhan Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/01/2014
NUMARASI : 2010/1240-2014/14
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı Z.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, davalının aracı ile kendisine ait araca çarparak hasarlandığını davalının olayda kusurlu olduğunu, aracında 4.000 TL tutarında hasar oluştuğunu, kusur ve gerçek zarar miktarının tespit edilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı Z.. Ö.., kusuru, hasarı kabul etmediğini davacı-karşı davalının kusurlu olduğunu,kazada kendi aracının da hasarlandığını belirterek asıl davanın reddine, aracında oluşan zararın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı S.. A.."nun davasının kısmen kabulü ile 2.362,50 TL"nın davalıdan tahsiline, davacı Z.. Ö.."in aracındaki hasar davacı-karşı davalı S.. A.."nun aracının ZMSS şirketi tarafından karşılandığından karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm davalı-karşı davacı Z.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karşı davacı vekilinin karşı davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan karşı davanın reddine dair hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazına gelince;
Davacı 6.9.2010 tarihli dilekçesinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak aracında meydana gelen maddi zarar ile kusur oranının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının talebi tespite yönelik olup, aracında oluşan hasarın kusuru oranında davalıdan tahsili istemiyle usulüne uygun şekilde açılan bir eda davası bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafın olaydaki kusur durumunun ve davacı aracında oluşan hasar miktarının tespiti ile yetinilmesi gerekirken, talep olmadığı halde yazılı olduğu biçimde davalının kusurun göre belirlenen tazminatın davalıdan tahsiline şeklinde, eda davası açılmış gibi karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle karşı davacı Z.. Ö.. vekilinin karşı davaya ilişkin temyiz itirazının reddi ile karşı davanın reddine ilişkin hükmün ONANMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Z.. Ö.. vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 10.4.2014 gününde Başkan A.V. ve Üye A.Ş.S."nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Eldeki dava HUMK"nin yürürlükte iken 17.9.2010 tarihinde açılmıştır. Davacı-karşı davalı haçlandırılmış dilekçesi ile sevk ve idaresindeki aracına davalının aracının kırmızı ışık ihlali sonucu çarparak 4.000 TL hasar verdiğini, kendisi ile anlaşmaya yaklaşmadığını ileri sürüp aracındaki net hasarın ve davalının kusur durumunun tespitine karar verilmesini talep etmiş ve dilekçesi mahkeme esasına kaydedilmiştir.
Davalı-karşı advacı Z.. Ö.. ise davaya süresinde verdiği cevapta vetalebinde dava değerini 4.000 TL olarak gösterip (harç alındı) kaza tespit tutanağında tam kusurlu olarak davacının (davalının) aracına çarptığı ve hasar verdiğini zararının davacıdan alınmasını talep etmiştir. Mahkemenin 2010/1240 esas sayılı dava dosyasında yargılama yapılmış taraf delilleri toplanmış kusur ve hasar miktarları kayıt ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmiştir. Yargılama sonucunda davacı S.. A.."nun davası kısmen kabul edilerek 2362,50 TL hasarın davalı karşı davacı Z.. Ö.."in davacı ise zararı sigortaca karşılandığından reddedilmiştir. Yerel mahkeme kararı karşı davacı Z.. Ö.. tarafından temyiz edilmiş kusuru olmadığını kararın bozulmasını talep etmiştir.
Temyiz incelemesi sonucunda sayın çoğunlukça davacı Selami"nin talebinin tespite yönelik olduğu, davanın eda davası olmadığı bu nedenle tahsil kararı verilemeyeceği gerekçesi ile yerel mahkeme kararı davalı Z.. Ö.. yararına bozulmuştur.
Bozma gerekçesine aşağıda açıklanacak nedenlerle katılamıyoruz.
Öncelikle açılan dava tespit davası mı? Eda davası mı? Davacı dava dilekçesi içeriğinde davanın değerini göstererek, davalı Zafer"in kırmızı ışık ihlali yaptığını aracına zarar verdiğini hasarın 4.000 TL olduğunu davalının kendisi ile anlaşmadığını ileri sürerek eldeki davacı değerine göre Sulh Hukuk Mahkemesinde davasını açmıştır. Davalı Zafer ise ayrı değeri göstererek süresinde karşı dava açmıştır.
Davacı Selami"nin dava dilekçesi içeriğinden esasen 4.000 TL olan hasarının davalı Zafer"den tahsilini istediği anlaşılmaktadır. Dilekçenin netice bölümünde hasar bedelinin davalıdan alınmasına karar verilsin ibaresi yoksa da eğer davanın (talebin) ne olduğu konusunda tereddüt var ise HUMK 76 (HMK.33) madde hükmüne göre ileri sürülüş taraflara hukuki niteleme hakime ait olup, HUMK 75 (HMK 31) madde hükmüne göre de hakimin çelişik ve açık görmediği konuları taraflara sorarak bunları gidermek davayı aydınlatmak ödevi vardır. Dilekçe içeriği ile talep kısmında tereddüt hasıl olacak durum varsa açıklanan madde hükümlerine göre taraflara sorarak hakim bu durumu açıklığa kavuşturması gerekecektir. Ayrıca hakim davayı tazminat davacı olarak nitelemiş yargılamayı buna göre yönlendirmiştir. Esasen eda davası, hukuki ilişkinin tespitini de içermektedir. Diğer yandan, davacı Selami"nin davasının "Tespit davası" olarak kabulü halinde ise yine çoğunluğun bozma gerekçesine katılmak mümkün değildir.
Davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK"nun da tespit davası düzenlenmiş değildir.
Tespit davasının dinlenebilmesi için hukuki ilişkin ve hukuki yararın olması gerekir. Davanın açılış tarihi itibariyle Yargıtay ve Dairemiz uygulamasında "Eda davası açılması mümkün iken tespit davası açılamaz" görüşü vardır.
Bu görüşün gerekçesi ise; Tespit davasının konusu hukuki münasebetin tespitidir. Bir hukuki münasebetin hemen tesbitinde hukuki menfaat varsa dava açılabilir. Hukuki menfaatin mevcudiyeti eda davalarında olduğu gibi tespit davasının da şartlarındadır. Hukuki menfaatin mevcudiyeti için davacının bir hakkı veya hukuki durumunun hali hazır bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit sebebiyle, dvacının hukuki durumunun tereddüt içinde bulunması tespit davasının bekletilmesinin davacıya zarar vermesi, tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak kabileyette olması gerekir. Ayrıca tespit davasında hukuki ilişkiden doğan hak ve alacakların değerinin gösterilmesine luzüm yoktur. Somut olayda ise bu tehlike yoktur. Başka bir değişle davacının davasının tespit davası olarak kabul edilmesi halinde "hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar" verilmesi gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozulması gerekir.