19. Hukuk Dairesi 2018/3572 E. , 2020/592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.... ile davalılar vekili Av. ... ’in geldiği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı aleyhine davalı ... tarafından 2 adet bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine konu bonoların davacı ile davalılardan ..."in birlikte dava dışı ... kullanmış olduğu üretici kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle düzenlendiğini, dava dışı asıl borçlunun borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı ..."in borcu ödeyerek bonoları bankadan teslim aldığını, babası olan davalı takip alacaklısı ...’e ciro ettiğini, bonolarda davacı ile davalı ..."in hukuken aval veren durumunda olduğunu, bu nedenle davacının borcun 1/3 ünden sorumlu olduğunu ileri sürerek icra takibine konu borcun 2/3 oranına isabet eden 3.455.000.000 TL (3.455,00 TL)"lik kısmından borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı hakkında yapılan takibe itiraz ettiğini, ... İcra Hukuk Mahkemesi"nin 1999/56-50 E.K sayılı kararı ile itirazın kaldırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davacının talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının üretici kredi sözleşmesinden kaynaklı borcunu kefil olarak ödeyerek alacaklı durumuna geçtiğini, diğer davalıya alacağı temlik ettiğini, davacı talebinin hukuki olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dava konusu hukuki yararının kalmadığı, borcun icra dosyasına ihtirazi kayıt olmadan ödendiği bu durumda menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yararın varlığı dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2014/12431 esas ve 2014/16558 karar sayılı ve 19.11.2014 tarihli bozma ilamı ile “Dava, icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 72,VI hükmüne göre, “Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” Somut olayda, dava konusu edilen icra takibindeki borç yargılama sırasında ödenmiştir. Bu durumda yukarıda anılan kanun hükmü gereğince menfi tespit davası devam ederken takip konusu borcun icra tehdidi altında ödenmesi halinde menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir. “ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ..., ... ve ... tarafından bono düzenlendiği ve bononun teminat altına aldığı kredinin ... tarafından ödendiği, bononun banka tarafından davalı ... verildiği, davalı ..."in, diğer davalı ..."e söz konusu senetleri, alacağın temliki hükümlerince teslim ettiği, alacağın temliki yazılı olarak temlik eden ve temlik alan arasında kurulabileceği, borçlunun bundan haberdar olmasının zorunlu olmadığı, ancak iyi niyetli yapılan ödemeyle borcundan kurtulacağı, takibin usulune uygun şekilde yapıldığı gerekçesiyle açılan istirdat davasının reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2016/12590 esas ve 2016/15289 karar sayılı ve 29.11.2016 tarihli bozma ilamı ile “Dava kambiyo senedine dayanılarak başlatılan icra takibinde menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İcra takibine konu olan senetlerde dava dışı ... A.Ş. lehdar konumundadır, davalı ... ve ...’in senet arkasında imzaları varsa da davalı ...’e senet lehdarı banka tarafından usulüne uygun olarak yapılmış bir ciro veya alacağın temliki olmadığından, davalı ... ve ...’in yetkili hamil olarak kabulü doğru değildir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir.“ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, icra takibine konu olan senetlerde dava dışı ... A.Ş.’nin lehdar konumunda olduğu, davalı ... ve ..."in senet arkasında imzaları varsa da davalı ..."e senet lehdarı banka tarafından usulüne uygun olarak yapılmış bir ciro veya alacağın temliki olmadığı, davalı ... ve ..."in yetkili hamil olarak kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava takibin dayanağı bankaya teminat olarak verilmiş bonolar nedeniyle her iki davalıya karşı menfi tespit davası olarak açılmıştır. Bu bakımdan davalı ...’in sıfatı var ise de takip sadece davalı ... tarafından yapıldığından dolayı istirdat yönünden davalı ... tarafından yapılmış bir takip olmadığı halde istirdat davasının kabulünün sadece davalı ... yönünden verilmesi gerekirken her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de, davalı ...’e istirdatı gereken para miktarı yönünden, mahkemece 27.733.33 TL.nin 24.05.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdata karar verilmiş ise de bu miktarın hesabında davacı vekilinin mazeret dilekçesi içeriğinde belirttiği 41.600,00 TL ödeme yaptıklarına dair belgesi olmayan beyana dayandırılmıştır. Mahkemece davacı borçlu vekilinin belgesiz beyanına göre istirdatın miktarının hesaplanması doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, alacaklı vekilinin 24.05.2004 tarihinde icra dosyasına yaptığı bakiye alacağın haricen tahsil edildiği şeklindeki beyanına değer verilip, takip dosyasının durumuna göre haricen tahsili gereken borç miktarı bilirkişiye hesaplattırılıp bu rakam üzerinden istirdatı gereken miktarın bulunması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde belirtilen sebeplerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 25.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.