8. Hukuk Dairesi 2017/13320 E. , 2020/340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, hacze konu malların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin kiracısı ... ’ın zilyetliğinde iken haczedildiğini, hacze konu malları borçludan olan alacaklarına karşılık ihale yoluyla satın aldığını,sonrasında müvekkili tarafından dava dışı ... ’a kiraya verildiğini belirterek, istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz mahalline çevredeki insanların yönlendirilmesi ile gidildiğini, haciz mahallinde borçlu şirkete ait evraklar bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi ... bozma sonrası yargılamada,tarafına ait makineleri üçüncü kişinin icra yoluyla satın aldığını beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 16.6.2016 tarihli ve 2014/19227 Esas, 2016/ 10614 Karar sayılı ilamı ile, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemeyen borçlunun davaya dahili gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak, borçlunun davaya dahil edildiği, haczin davacı üçüncü kişinin haciz konusu malları kiraladığı ...’in iş yerinde yapıldığı, o adresin takip veya talimat adresi olmadığı borçlu ile bir ilgisinin bulunmadığı, sadece borçluya ait bir kaç evraka rastlandığı, borçlu şirket hakkında yapılan icra takibi sonucunda Bakırköy 2. Icra Müdürlüğünün 2010/19706 Esas sayılı dosyasından haczedilerek ihale yolu ile davacı tarafından satın alındığı, daha sonra Hüseyin’e kiralandığı, davacı ve Hüseyin ile borçlu şirket ortakları arasında herhangi bir akrabalık iş ortaklığı veya organik bağ tespit edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava konusu 20.11.2012 tarihli haciz, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamakla birlikte borçluya ödeme emri tebliğ edilen ve borçlunun ticaret sicil adresi de olan adrese haciz yapmak için gidildiğinde komşular borçlunun eldeki davaya konu haciz adresine taşındığını belirtmişlerdir. Öte yandan, haciz mahallinde borçluya ait evraklar bulunmuştur. Ayrıca, dosyada yer alan İstanbul 35.İcra Müdürlüğünün 2012/24319 Esas sayılı takip dosyasında 19.11.2012 tarihinde yapılan haciz tutanağında, borçlu şirket yetkilisi ...’ın hazır bulunarak haciz yapılan iş yerinde idareci olarak görev yaptığını beyan ettiği ve borçlu adına evrak bulunduğu görülmüştür. Yine bir gün önce yapılan hacizde, hazır bulunan dava dışı ... tarafından, makinelerin "Arena" ünvanlı firmadan alındığı ve borçlu şirketle bir ilgilerinin olmadığı beyan edilmiş, daha sonra makinelerin üçüncü kişiye ait olduğu, kendisi tarafından kiralandığı ileri sürülmüştür. Buna göre, İİK"nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davacı üçüncü kişi, hacze konu mahcuzların Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün 2010/ 19706 sayılı takip dosyasında 1.3.2012 tarihinde yapılan ihale ile alacağa mahsuben satın alındığını, akabinde dava dışı ...’a kiralandığını iddia etmiş ve bununla ilgili olarak icra dosyalarına dayanmıştır. Ne var ki, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli görülmemiştir.
İstihkak davaları İİK’nin 97/11. maddesi uyarınca genel hükümlere göre basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı HMK"nin 322. maddesinin birinci bendinde; "Bu Kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hâllerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. " düzenlemesine yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nin 140. maddesi son fıkrası ise "Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir" hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, HMK"nin 322. maddesinin atfı ile HMK"nin 140. maddesinin son fıkrası uyarınca davacı tarafa dilekçesinde gösterdiği ve sunmadığı belgeleri sunması için süre ve imkan tanınması, ihaleye ilişkin belgelerin sunulması halinde tüm evrakların getirtilmesi, konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile dava konusu mahcuzlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihaleden satın alınan menkullerin hacizli menkullere uygun olup olmadığının saptanması, yine ihale bedelinin ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, üçüncü kişinin ticari defterlerin (açılış ve kapanış tasdikleri de göz önünde bulundurularak) ve varsa faturaların istenerek hacze konu mahcuzların davacının envanterinde kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi, ondan sonra alınacak bilirkişi raporu ve bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davacı üçüncü kişinin davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün hükmün İİK"nın 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 20.1.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.