10. Hukuk Dairesi 2015/10459 E. , 2015/11457 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali ile davalı Kuruma borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davada somutlaşan olayda, Kurum tarafından davacının sahibi olduğu şirkete 2010/29768, 2010/29769 ve 2010/29770 takip numaraları üzerinden üç ayrı ödeme emri gönderildiği, 2010/29768 ve 29769 takip sayılı ödeme emirlerinin prim borcu ve işsizlik sigortası prim borcuna ilişkin olduğu, diğer ödeme emrinin ise idari para cezasına ilişkin borçları kapsadığı, davalı Kurumun mahkemeye sunduğu 20.09.2010 tarihli yazısında dava tarihinden sonra prim ve işsizlik borçlarına ilişkin 2010/29768 ve 2010/29769 sayılı takiplerin iptal edildiğini bildirdiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
2010/29770 sayılı konusu idari para cezası olan ödeme emri yönünden, davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesi olup ”Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ
edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü öngörülmüştür.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 102’nci maddesinde davalı Kurumca prim borcu dışındaki işlemler bakımından idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; idari para cezasını gerektiren şartlar oluştuğunda Kurum tarafından verilecek idari para cezası ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde, idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Ne var ki; Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
6183 sayılı Yasanın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağını öngörmüş olup; ödeme emrine konu edilen alacağın kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda ise, 5510 sayılı Yasanın 102 (506 sayılı Yasa 140) maddesi uyarınca başlamış olan itiraz prosedürünün sonucu araştırılarak, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşen idari para cezası miktarının tespitiyle,ancak bu miktara ilişkin ödeme emri yönünden, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayılmış nedenlere dayalı olarak inceleme yapılmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
O halde, mahkemece, öncelikle, davacının idari para cezalarına karşı süresinde idari yargıya açılmış bir davasının olup olmadığı belirlenmeli var ise sonucunun beklenilmesi, yok ise veya davasının reddi halinde idari para cezalarının kesinleşeceği ve bu aşamadan sonra ancak 6183 sayılı Kanunun 58"nci maddesinde öngörüldüğü şekilde, ödeme emirlerinin davacıya tebliğ tarihi belirlendikten sonra, ancak borcu kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği dikkate alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Elde ki davada, davacının, tarafına gönderilen ödeme emirlerinin dayanağının bulunmadığını, kesilen bu cezaların iş müfettişlerince iş yerinde yapılan 23.11.2007 tarih ve 13.GD.07 sayılı inceleme raporu sonucu düzenlendiğini, ancak bunların ..İdare Mahkemesi nezdinde dava konusu yapıldığını, bu idari para cezalarının 9 tanesinin iptal edildiğini, 2008/595 esas sayılı davanın ise halen devam ettiğini beyan etmesi karşısında, dosya içerisine celp edilen, . İdare Mahkemesi kararları incelendiğinde, karara konu idari para cezalarının tamamı ile iptali söz konusu olmayıp, hesaplama yöntemi yönünden bir iptal söz konusu olduğu, kaldı ki ilgili İdare Mahkemesi kararlarının 2008 Esas, 2009 Karar sayılı olduğu, idari para cezasına ilişkin 2010/29770 sayılı ödeme emrinin düzenleme tarihinin ise, 2010 olduğu anlaşılmakla, mahkemece bu husus aydınlığa kavuşturulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
../...
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmesi, usul ve yasaya aykın olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.