12. Hukuk Dairesi 2016/750 E. , 2016/13077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında yapılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçlu şirket icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebliğ işleminin, tebliğ yapılan kişinin borçlu şirket yetkilisi ya da çalışanı olmadığından bahisle usulsüz olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiş, mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin belirtilmemesi ve tebliğin şirket yetkilisine yapılmış olduğu gerekçesiyle dosya üzerinde yapılan inceleme ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat, selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun"un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Yönetmeliği"nin 21. maddesinde de; tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde, tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, borçlu şirkete çıkarılan ödeme emri tebligatının, “tespit edilen yeni adresinde yetkili imzasına tebliğ edildi. ..." şerhi ile 13.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş ise de, borçlu şirketin şikayet dilekçesinde ileri sürmüş olduğu, tebliği alan kişinin şirket yetkilisi olmadığı yönündeki iddia hakkında mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar İİK"nun 18/3. maddesi gereğince; aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de; anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda, mahkeme takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanmalıdır.
Öte yandan, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun, şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmesi yeterli olup, ıttıla tarihinin bildirilmemiş olması şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Zira, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre borçlunun usulsüz tebliğ işleminden haberdar olma tarihi mahkemece belirlenecektir. Bu durumda, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu"nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirmemiş ise, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemenin, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin bildirilmemesi nedeniyle şikayetin yerinde olmadığına ilişkin ret gerekçesi yerinde değildir. Kaldı ki, borçlu şirketin takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde ödeme emrinin 17.11.2015 tarihinde tebliğ edildiğini bildirdiği görülmüştür.
O halde, mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan, tebligatı alan ..."ün borçlu şirket yetkilisi olup olmadığı yöntemine uygun şekilde araştırıldıktan ve tarafların varsa gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.