Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11404
Karar No: 2020/1081
Karar Tarihi: 19.02.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11404 Esas 2020/1081 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/11404 E.  ,  2020/1081 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT-ECRİMİSİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflar vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ...’in maliki olduğu 1311 ada 168 sayılı parseldeki 3 no’lu bağımsız bölümünü 1/2’şer oranda davalılara, 345 ada 10 sayılı parseldeki mağazasını davalı ...’a ve 343 ada 16 sayılı parseldeki 1/3 payını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların çekişmeli 3 no’lu bağımsız bölümü üçüncü kişiye sattıklarını ileri sürerek, 10 ve 16 sayılı parsellerdeki davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, üçüncü kişiye satılan 3 no’lu bağımsız bölüm yönünden dava tarihindeki değerinin miras payları oranında davalılardan tahsilini ve satış tarihlerinden itibaren haksız kullanım nedeniyle dava tarihine kadar fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ecrimisilin yasal faizleri ile birlikte davalılardan tahsilini istemişlerdir.
    Davalılar, satışların gerçek olduğunu, dava konusu taşınmazların edinilmesinde katkılarının bulunduğunu, davalı ...’un 14 yaşından beri muris babasının yanında çalıştığını, bu katkılar nedeniyle bedeli karşılığında devirler yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, 1924 doğumlu mirasbırakan ...’in 01.12.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları ... ve ... ile davalı çocukları ... ve ... ile dava dışı eşi ... ve dava dışı torunları ...,... ve ...’ı (kendisinden önce ölen kızı ...’nin çocukları ) bıraktığı, mirasbırakanın dava konusu 345 ada 10 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’a, 343 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını davalı ...’e, 1311 ada 168 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü ise davalılar ... ve ...’a eşit paylarla satışlar yoluyla temlik ettiği, 3 nolu bağımsız bölümün ise davalılar tarafından dava dışı ...’a satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, ecrimisil isteği yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
    Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; toplanan delillerden, davalıların mirasbırakanla çocukluktan beridir birlikte çalıştıkları, kazançlarının ortak olduğu, çekişme konusu 3 nolu bağımsız bölüm satın alınırken bedelinin büyük bir kısmının davalılar tarafından ödendiği anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, muris muvazaasına dayalı davalarda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Davacı taraf, 6100 sayılı HMK’nin 190. ve 4721 sayılı TMK’nin 6. maddeleri uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma iradesi ile hareket ettiğini kanıtlamalıdır.
    Ne var ki, eldeki davada mirasbırakanın dava konusu temlikler ile mirastan mal kaçırdığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; mirasbırakanın mal kaçırma amacı ile hareket etmesi halinde mirasçılarına herhangi bir şey bırakmama eğilimi ile hareket edeceği, ne var ki eldeki davada mirasbırakanın bu şekilde hareket etmediği, geride değişik vasıflarda birçok malvarlığı bıraktığı görülmektedir. Mirasbırakanın mal kaçırmak gibi bir niyeti olsa idi, bu taşınmazların tamamını ya da birçoğunu da davalılara devredebilecekken, böyle bir tasarrufta bulunulmamıştır. Ayrıca, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir bilginin de dosyaya yansımadığı anlaşılmaktadır.
    Murisin gerçek irade ve amacı tespit edilirken, bir çok hususun birlikte değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ve tespit edilen olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, çekişme konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından çalışmalarının karşılığı olarak davalılara temlik edildiği, mirasbırakanın yaptığı temlikler ile mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla hareket etmediği, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar vekili için 2.037.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 25.20. TL bakiye onama harcının da temyiz eden davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, 19.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi