Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7843
Karar No: 2022/1642
Karar Tarihi: 01.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7843 Esas 2022/1642 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/7843 E.  ,  2022/1642 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak-menfi tespit ve itirazın iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl davanın alacak istemi yönünden reddine, menfi tespit istemi yönünden kabulüne, birleşen davaların davalı ... Ltd. Şti. yönünden esastan reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden husumetten reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı ... Ltd. Şti.; gerek yurt içinde gerekse yurt dışında üretilen iyileştirici nitelikteki ortopedi ve travmatoloji sarf malzemelerinin toptan ve perakende satışını yaptığını, davalı kurum ile imzaladığı 12/12/1996 tarihli protokol uyarınca, kurumun ihtiyacı olan tıbbi malzemeleri temin ettiğini, davalı kurum tarafından bahse konu protokolün 20/10/1997 tarihi itibariyle feshedildiğini, yeni protokol imzalanıncaya kadar aralarındaki ticari ilişkinin muhtelif tarihlerde verilen taahhütnameler kapsamında sürdürüldüğünü, bu sırada davalı kurum tarafından fatura edilen malzeme birim fiyatları ile tespit edilen rayiç fiyat arasında fiyat farkı oluştuğundan bahisle, 1.132.282,48 FFR ve 32782,98 SFR fiyat farkının ödenmesinin istenildiğini, belirtilen gerekçe ile hakedişlerinden haksız ve hukuka aykırı olarak 14.483.274.994 TL tutarında kesintinin gerçekleştirildiğini, faturaların içeriğine süresinde itiraz edilmediği gibi fatura bedellerinin de itirazı kayıt ileri sürülmeden ödendiğini, bu nedenlerle fiyat farkının talep edilemeyeceğini ileri sürerek; fiyat farkı olarak talep edilen 1.132.282,48 FFR ve 32782,98 SFR den davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile 14.483.274,994 TL alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; tıbbi malzeme teminine dair davacı ile aralarındaki mevcut protokolün revize edilmesi amacıyla iptal edilip, yeni protokol imzalanıncaya kadar davacıdan 10/08/1998 tarihli taahhütnamenin alındığını, işbu taahhütnameye göre; ileride hazırlanacak protokolün taraflarca imzalanması halinde, kurum ünitelerine fatura edilen malzeme birim fiyatları ile protokolde belirlenen fiyatlar arasında fiyat farkı oluşması durumunda, fazla ödemeler nedeniyle döviz bazındaki farkın kurumlarınca tahsil edileceğinin; protokol akdedilmemesi halinde ise,
kurumlarına fatura edilen malzeme birim fiyatları ile kurumca tespit edilecek rayiç fiyat arasında fiyat farkı oluşması halinde, fazla ödemeler nedeniyle döviz bazındaki fiyat farkının, tahsilatın yapılacağı günkü kur karşılığı olarak kuruma defaten ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, bugün itibariyle kurum aleyhine oluşan 238.602.302.281 TL tutarındaki fiyat farkının ödenmediğini, kurumun davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş; birleşen 2003/124 E. sayılı davada ise, bahse konu 238.602.302.281 TL tutarındaki alacağının tahsili amacıyla davalı şirket ( asıl davada davacı) ile diğer davalılar ... ile ...aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 238.602.302.281 TL’nin 08/02/2002 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ... ile ...., taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, 14.483.247.994 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davanın ise takipsiz bırakılması nedeniyle yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen karar, davalı/ birleşen davada davacı kurumun temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31/10/2005 tarihli ve 2005/9395 E. - 2005/16168 K. sayılı kararıyla;
“...Dosyada mevcut bilirkişi raporları ile ibraz edilen bilgi ve belgelerden davalı kurumca istenilen fiyat farkının hangi dönemleri kapsadığı konusunda bir araştırmanın yapılmadığı, davacının 20/08/1998 tarihli taahhütnamede davalının belirleyeceği rayiç bedele itiraz hakkını saklı tuttuğu gibi, 10/08/1998 tarihinde bunu 31/12/1998 tarihine; 25/12/1998 tarihinde ise 15/03/1998 tarihine kadar; 10/03/1999 tarihinde de protokollerin yapılmasına kadar aynı koşullarla uzattığı ve 14/02/1999 tarihinde itiraz hakkı saklı tutulmaksızın taahhütnamenin verildiği görülmüştür. Hal böyle olunca mahkemece öncelikle kurum tarafından istenilen fiyat farkının hangi dönemleri içerdiğinin davalı kurumdan sordurularak açıkça bildirilmesi istenilmeli, davacının 10/08/1998 ile 14/12/1999 tarihleri arasındaki dönem için itiraz hakkının olduğunun kabulü ile rayiç değerin mahkemece belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmalı, sair dönemleri kapsadığının saptanması halinde, taahhütname gereği davacının fiyat farkından sorumlu olmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası birleşen 2011/410 E. sayılı davada davacı kurum; tıbbi malzeme teminine dair davalı şirket ile Emekli Sandığı Müdürlüğü arasında imzalanan 1996 tarihli protokolün 1997 yılında feshedildiğini, ancak taahhütnameli olarak protokol fiyatları üzerinden malzeme alımına devam edildiğini, 1999 yılında ise yeniden protokol imzalandığını, 1996 -1999 yılı protokol fiyatları arasında kurum aleyhine oluşan fiyat farkının 5.439,99 Euro olarak tespit edildiğini, belirlenen işbu alacağının tahsili amacıyla davalı şirket ( asıl davada davacı) aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket; geriye dönük fiyat farkının istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Bozmaya uyan mahkemece; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen hüküm, davacı/ birleşen davalarda davalı şirket, davalı ...ile davalı/ birleşen davalarda davacı ... Başkanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairece verilen 24/09/2020 tarihli ve 2020/2918 E. - 2020/4727 K. sayılı kararla; “Mahkemece, hükmün gerekçesinde SGK ve davacı-davalı şirket yönünden karşılıklı alacaklar ispatlanamadığı için her iki dava yönünden de davanın reddine karar verildiği belirtildiği halde hükmün sonuç kısmında asıl dava yönünden davacı, birleşen dosya davalısı Fiksan Ortopedi Ltd. Şti'nin açmış olduğu davanın reddine karar verilmiştir. Ancak asıl davada;
davacı şirket alacak talebinin yanında borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme gerekçesinde karşılıklı alacakların ispatlanamadığı belirtildiğine göre hüküm fıkrasında Menfi tespit talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratmıştır. Bu itibarla hükmün, Yargıtay denetimine, usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 04/02/2009 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, davacı şirket tarafından davalı kurum adına düzenlenen faturaların 22/10/1997 ile 27/03/1998 tarihleri arası dönemi kapsadığı dikkate alındığında, faturaların davacı tarafından itiraz ileri sürülmeksizin verilen taahhütname kapsamında tıbbi malzeme teminine yönelik olarak düzenlendiği, bu nedenle davalı kurumdan alacağının bulunmadığı, davalı kuruma borçlu olduğuna ilişkin ispata elverişli herhangi bir belgeye de rastlanılamadığı; davalı/ birleşen davada davacı kurum ile davalılar ... ve ...arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmadığından husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle; asıl davaya konu alacak isteminin reddine, menfi tespit talebinin kabulü ile davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine; birleşen 2011/410 E. sayılı dava ile 2004/618 E. sayılı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemece uyulan Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31/10/2005 tarihli ve 2005/9395 E. - 2005/16168 K. sayılı bozma kararında; birleşen davaya konu fiyat farkı alacağının hangi dönemleri kapsadığının davalı/ birleşen davada davacı kurumdan sorularak açıkça bildirilmesinin istenilmesi, fiyat farkı alacağının, şayet 10/08/1998 ile 14/12/1999 tarihleri arası dönem için talep edilmesi halinde, fatura edilen birim fiyat ile belirlenecek olan rayiç birim fiyat arasındaki fark üzerinden belirlenmesi; sair dönemler için istenilmesi durumunda ise verilen taahhütnameler uyarınca davacı/ birleşen davalarda davalı şirketin fiyat farkından sorumlu olması gerektiği açıkça ifade edilmesine rağmen; bozma sonrası mahkemece, fiyat farkı alacağının hangi dönemleri kapsadığına yönelik tespit yapılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, yanılgılı değerlendirme ile asıl davaya konu alacak istemine dair faturalar dikkate alınarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Oysa, asıl davaya konu alacak istemi, davacı şirketin davalı kuruma temin etmiş olduğu ödenmeyen tıbbi malzeme bedelinden ibaret olup, davalı kurum ise savunmasında fiyat farkı alacağı oluştuğundan bahisle davacının hakedişinden kesinti yoluna gidildiğini belirtmiştir. Asıl davaya konu faturalar ile birleşen davalara konu faturaların aynı olmadığı, birleşen davaya konu alacak isteminin fatura bedeli alacağı değil, fiyat farkı alacağı olduğu şüphesizdir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle birleşen davalara konu fiyat farkı alacak miktarının Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31/10/2005 tarihli ve 2005/9395 E. - 2005/16168 K. sayılı bozma kararında belirtildiği üzere belirlenmesi noktasında, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli yeniden rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre asıl ve birleşen davalar hakkında bir karar verilmesi gerekirken; bozma gerekleri yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi uyarınca; hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Aynı Kanun'un 297. maddesinde ise; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemece; birleşen 2003/124 E. sayılı dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; talep aşılarak yanılgılı değerlendirme ile 2004/618 E. sayılı dava hakkında hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
3) Bozma nedenine göre taraf vekillerinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle tarafların vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi