Esas No: 2022/359
Karar No: 2022/1652
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/359 Esas 2022/1652 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/359 E. , 2022/1652 K."İçtihat Metni"
Davacı...Sağ. Hizm. Eğt. ve Dan. Tic. Ltd. Şti....,Tıp Merkezi adına ... ile davalı ... arasındaki alacak davasına dair Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17/12/2019 tarihli ve 2014/186 E. 2019/487 K. sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 11/11/2021 tarihli ve 2020/6875 E. 2021/11318 K. sayılı karara karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; sağlık alanında ticari faaliyet gösterdiğini, imzaladığı "Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" uyarınca davalı kurumun sigortalılarına sağlık hizmeti sunduğunu, davalı kurum tarafından Ocak 2009 – Temmuz 2009 arası döneme ait faturalar üzerinde örnekleme yöntemi ile yapılan incelemeler sonucunda, hakedişlerinden yaklaşık 350.000 TL tutarında haksız kesinti yapıldığını, kesinti gerekçelerinin gerçek dışı, kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; davalı kurum tarafından hakedişlerinden yapılan yaklaşık 350.000 TL tutarındaki kesintiden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL'nin mevduata işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 14/12/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 261.958,86 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; davacı tarafından sağlık hizmeti sunulmadığı halde sunulmuş gibi kuruma faturalandırma yapılması nedeniyle, fatura edilen bedeller yersiz ödeme kapsamında değerlendirilip, yasal mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olarak davaya konu kurum işleminin tesis edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davaya konu kurum işleminin haksız ve hukukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/23425 E. 2014/824 K. Sayılı kararıyla;
" Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Ayrıca davacı şirket yetkilileri hakkında Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/18 esas sayılı dosyası ile ceza davası bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Öyle olunca mahkemece gerekirse ceza davasının sonuçlanması beklenip ceza dava dosyası ve olayla ilgili müfettiş raporu da incelenmek suretiyle yeni bir bilirkişi kurulundan davaya konu kesintilerin haksız olup olmadığı konusunda açıklamalı, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; 30/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu hükme esas alınarak, davacı şirket yetkililerinin sanık olarak yargılandığı ceza davasında sanıkların tamamının beraatine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, bilirkişi
raporunun hüküm kurmaya ve denetime açık olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 237.308,40 TL'nin 89.810,00 TL'sinin 19/11/2009 tarihinden, 147.498,86 TL'sinin ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine, Dairece verilen 11/11/2021 tarihli ve 2020/6875 E. - 2021/11318 K. sayılı karar ile onanmış; onama kararına karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, aynı zamanda taraf ve Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Öte yandan; TBK'nın 74 üncü maddesi uyarınca; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklindeki bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Başka bir deyişle, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/11/2020 tarihli ve 2012/17-2112 E. - 2020/850 K. sayılı kararı).
Somut olayda; davalı kurum işlemi ile davacıya ait ilgili dönem faturaları üzerinde örnekleme yöntemi ile yapılan inceleme sonucunda, davacı hastane tarafından sağlık hizmeti sunulmadığı halde sunulmuş gibi gösterilerek kuruma fatura edildiği, davalı kurumun zarara uğratıldığından bahisle, yersiz yapılan ödemelerin istirdadının davacıdan tahsili yoluna gidildiği; eldeki davanın ise kurum işleminin haksız olduğu iddiasına dayalı alacak istemiyle açıldığı görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davaya konu kurum müfettiş raporu ve örneklemeye esas alınan faturalar üzerinde inceleme yapılmaksızın, tarafların beyanlarına bağlı kalınarak değerlendirme yapılıp, genel ve soyut ifaldelerle, kesinti gerekçesi
haklı olarak kabul edilip; buna rağmen tedavi hizmet bedellerinden kesinti yapılamayacağı, ancak davacı hastane hakkında cezai işlem tesis edilebileceği belirtilmiştir. Rapor, kendi içerisinde çelişkili olup, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime de elverişli değildir.
Bununla birlikte; davacı hastane mesul müdürünün " dolandırıcılık " suçundan sanık olarak yargılandığı ceza davasında, davacı hastane tarafından ölü kişiler adına hasta dosyası oluşturularak, sağlık hizmeti sunulmadığı halde sunulmuş gibi gösterilip davalı kuruma faturalandırıldığı maddi vakıa olarak tespit edilip, davacı şirket yetkilisinin cezalandırılmasına karar verildiği, işbu kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, ceza yargılamasında maddi vakıaya yönelik yapılan tespitin hukuk hakimini bağlayacığı dikkate alınarak, davaya konu kurum müfettiş raporu celbedilip, önceki bilirkişiler dışında seçilecek, doktor, hastane yöneticisi ve emekli Sayıştay denetçisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden, ilgili mevzuat, SUT hükümleri, taraflar arasındaki sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi ve davalı kurum müfettiş raporu çerçevesinde, örneklemeye esas faturalardan yapılan kesitilerin yerinde olup olmadığına yönelik hasta bazında tek tek değerlendirme yapılması ve davalının rapora karşı itirazlarının karşılanması suretiyle, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, mahkeme kararının bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairece verilen 11/11/2021 tarihli ve 2020/6875 E. - 2021/11318 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 01/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.