10. Hukuk Dairesi 2015/8982 E. , 2015/11393 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : . İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği üzere, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 06.10.2001 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ve masrafların davalı işverenden rücuan tahsili istemine ilişkindir.
1) Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 9, 10 ve 26. ve 87 maddeleri olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Davacı Kurum, davada 506 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca istemde bulunduğu halde, sigortalının işe giriş tarihi ve işe girişinin süresinde Kuruma bildirilip bildirilmediği yöntemince araştırılmamıştır.
506 sayılı Yasa"nın 9. maddesi; “ (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ""işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır. (Ek : 14.07.1999 - 4410 / 1 md.) ... olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. "" düzenlemesini öngörmektedir.Anılan yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir.Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9. ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için;işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Davanın yasal dayanaklarından olan ve kusursuz sorumluluk halini düzenleyen 506 sayılı Yasa"nın 9. ve 10. maddesine ilişkin olarak, bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın karar tesisi hatalı olup; inceleme konusu davada, 506 sayılı Yasanın 9. ve 10. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı; sigortalının özlük dosyası (hizmet cetveli ile birlikte) celbedilip dosyadaki mevcut delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle, somut olayda 4447 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasa"nın 9. ve 10. madde koşullarının varlığı araştırılıp irdelenerek, varılacak sonuca göre, karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde, işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerin "işveren vekili" olduğu, bu Kanun"da geçen işveren deyiminin işveren vekilini de kapsadığı belirtilmiştir. Anılan maddede 01.06.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3203 sayılı Yasa"nın 1. maddesi ile yapılan değişiklik ile işveren vekilinin, bu Kanun"da belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumlu olacağı hükmü getirilmiştir.
Bu düzenlemeler ışığında, 506 sayılı Kanunun 10. maddesinin uygulanmasının söz konusu olduğu durumlarda; şayet işyeri işveren vekilince yönetiliyorsa, maddelerde gösterilen "işveren" deyiminin yerine "işveren vekili" deyimi ikame olunacak ve işverenin sorumlu olduğu durumun sonuçlarına işveren vekili de katlanmak zorunda kalacaktır.
2) İş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının haksahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerleri; hak sahiplerinin yaşı, gelirin kesilme olasılığı ve iskonto oranı gözetilerek belirlenen tutarı ifade etmektedir. 506 sayılı Yasanın 92. maddesi ise, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Davalıların tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarlarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, ayrıca, gelirin bağlandığı tarihten, 92. maddenin uygulandığı tarihe kadar fazladan yapılan fiili ödeme miktarının yarısınında eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalıların kusur oranı uygulanmak suretiyle belirlenmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan .... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı ..."a iadesine, 2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.