Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/14360
Karar No: 2021/5273
Karar Tarihi: 08.04.2021

Danıştay 6. Daire 2019/14360 Esas 2021/5273 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/14360
Karar No : 2021/5273

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACILAR) 1- …

5- …

VEKİLLERİ : Av. …
II- (DAVALILAR)
1- … Bakanlığı

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

3- … Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
3- … Belediye Başkanlığı
4- …, …, …, … , …

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... sayılı parselde bulunan davacıların bağımsız bölümlerinin yer aldığı taşınmazın 28.06.2005 tarihli, 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması sebebiyle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, uğranıldığı öne sürülen 344.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 11/02/2016 tarih ve E:2013/8187, K:2016/550 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak davacıların maddi ve manevi tazminat talebinin kabulü ile hizmet kusur oranlarına göre (Avcılar Belediye Başkanlığı %50, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (eski İmar ve İskan Bakanlığı) %25, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı %25 oranında) ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden, diğer kısımlar için dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1-Davacılar tarafından; Kabul edilen tazminatların kusur oranlamasına göre dağıtılmasının idarenin bütünlüğü ilkesine aykırı olduğu, sorumluluğun müşterek ve müteselsil olması gerektiği belirtilerek bu yönden Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2-Davalı Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından; Dava konusu heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, mülga belediye tarafından inşaat ruhsatı verilmiş olsa da kendileri tarafından ruhsata uygun inşaa edilmediğinden yapıya iskan ruhsatı verilmediği halde yapı maliklerinin 2981 sayılı Kanun uyarınca imar affından yararlandığı, tazminat miktarlarının fahiş olduğu ve manevi tazminat istemininin reddi gerektiği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3-Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; Usule ilişkin olarak davada süre aşımının olduğu, kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, tazmin edilecek bir zararın oluşmadığı aksine düşünülse dahi zarardan sorumlu tutulamayacakları, kusurlarının bulunmadığı, işlem ve eylemlerle illiyet bağının bulunmadığı belirtilerek, bilirkişi raporunda yüklenicinin ve davacının kusurundan bahsedilmediği belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
4-Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; dava konusu heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği, manevi tazminat isteminin reddi gerektiği ayrıca manevi tazminata faiz yürütülemeyeceği belirtilerek, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin hesabında kusur oranlamasının dikkate alınmadığı belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, ... Tesisler Mevkii, ... pafta, ... parsel sayılı davacıların bağımsız bölümlerinin yer aldığı taşınmazın 28.06.2005 tarihli, 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması sebebiyle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, uğranıldığı öne sürülen 344.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Hizmet Kusuru bulunan idarelerin tazminata esas olmak üzere kusur oranlarının belirlenmesi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden; davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar, dikkate alınmayarak kusurları olup olmadığı hususları irdelenmeden sadece davalı idareler yönünden kusur oranlamasının yapıldığı ve tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletildiği anlaşılmakla birlikte, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan raporda; ... parselde bulunan 350 m2 yüz ölçüme sahip tripleks villa vasıflı yapının, 1/2 hissesinin davacılar adına tescilli olduğu, dosyada bulunan bilgi ve belgelerden yapının iskan belgesinin olmadığı ancak 2981 sayılı Yasa kapsamında imar affından yararlandığının anlaşıldığı şeklindeki değerlendirme ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin %25, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %25 ve Avcılar Belediye Başkanlığının da %50 oranında kusurlarının bulunduğu tespitlerine yer verildiği, ancak davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile fenni mesullerin kusuruna ilişkin bir tespite ise yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda; uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyet (öncelikle üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek) ile davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar dikkate alınarak kusurları olup olmadığı hususlarının da irdelenmesi suretiyle davalı idarelerin tazminat istemine konu zararın oluşmasındaki kusurlarının belirlenerek (Konuya ilişkin benzer dosyaların da birlikte değerlendirilmesinden; aynı maddi olaya ilişkin başka davacılar tarafından açılan tazminat davalarında, farklı mahkemeler tarafından farklı bilirkişi heyetlerine yaptırılan incelemeler neticesinde, olaya ilişkin sorumluluklar yönünden aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verildiği anlaşıldığından, hüküm birlikteliğini sağlamak için emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınmak ve gerekirse tüm davalar için aynı bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle) tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletilmesi gerekirken, davalı idareler dışındaki kişilerin kusur oranlarına bakılmaksızın, benzer dosyalardaki kusur oranlamasıyla çelişir şekilde maddi ve manevi zararların tazminine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bilirkişi raporundaki tazminata ilişkin miktarın belirlenmesi usulü ve tespit dönemi yönünden;
Dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, tahliyeye ilişkin belge olmadığı belirtilerek, dava tarihi olan 2011 yılı itibarıyla tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Afete Maruz Bölge kararının 12.08.2005 tarihli ve 4587 sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı'na ve Belediye Başkanlığı'na bildirilmesine ve davaya konu binanın da içinde bulunduğu alandaki yapıların tahliyesine ilişkin yapılan yazışmalar da dikkate alınarak, tahliye tarihinin tespit edilebilmesi durumunda zararın tahliye tarihi itibarıyla hesaplanması, ancak tahliye tarihinin tespit edilememesi durumunda, yıkım tarihinin dikkate alınabilecek olması sebebiyle; tahliye ve yıkım tarihi davalı Belediyelerden araştırılmak suretiyle zararın hangi tarihte ortaya çıktığı Mahkeme tarafından belirlenerek, maddi tazminat bedeline ilişkin değer tespitinin zarara uğranıldığı tarih itibarıyla tespit edilmesi gerektiği gibi binanın maliyet bedeli tespit edilirken her yıl güncellenen, Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre hesaplama yapılması ve bu hesaplama yapılırken zarara uğrayan dairenin yapı maliyet bedeli belirlendikten ve bu bedelden yıpranma payı düşüldükten sonra, ortaya çıkacak miktara hesap edilen arsa değer kaybının da eklenmesi ve enkaz bedelinin düşülmesi (enkazın davacı uhdesinde kalması durumunda) suretiyle ulaşılması gerekirken; tahliye ve yıkım tarihi araştırılmadan dava tarihi olan 2011 itibarıyla yapılan hesaplama ile ortaya çıkan bedel üzerinden tazminata hükmedilmesine dair Mahkeme kararında bu yönden de hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; davacının taşınmazında ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıktığı tarihe göre, değer tespitinde esas alınan tarihin davanın açılmasından sonraki bir tarih olması durumunda, maddi tazminat için faiz başlangıcı olarak tespite esas alınan tarihin, değer tespitinde esas alınan tarihin, davanın açılmasından önceki bir tarih olması durumunda ise faiz başlangıcı olarak -taleple bağlı kalınarak- dava tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 08/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi