Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8167
Karar No: 2022/1643
Karar Tarihi: 01.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8167 Esas 2022/1643 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, SGK'nın sigortalısının tedavisinde kullanılan tıbbi malzeme bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatı talep etmiştir. SGK ise, tıbbi malzeme teminine dair protokolde belirlenen fiyatlar ile fatura edilen fiyatlar arasında fiyat farkı olduğunu ve bu farkın ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, SGK dışındaki davalılardan itirazın reddine ve SGK'nın takibe itirazının kısmen iptaline karar vermiştir. Ancak, SGK'nın İcra ve İflas Kanunu'nda belirtilen tazminat ve cezalardan muaf tutulduğunu belirten Yargıtay kararı sonrası, davanın bu kısmı reddedilmiştir. Ayrıca, davada taraf olarak yer almayan bir kişi hakkında karar verilemeyeceği, bu nedenle davalı olmayan kişi hakkındaki kararın kaldırılması gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve yargılama hukukumuzda zorunlu dava arkadaşlığı dışında, bir kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliği mümkün değildir. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir. Kanun maddeleri: İcra ve İflas Kanunu'nun 88/18 maddesi. Geçici Madde 3 atfıyla HMK'nın 440. maddesi.
3. Hukuk Dairesi         2021/8167 E.  ,  2022/1643 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın ... yönünden usulden reddine, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yönünden ise kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı SGK'nın sigortalısının tedavisinde kullanılan tıbbi malzeme bedelinin ödenmediğini, alacağının tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlattığını, davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
    Davalı SGK; tıbbi malzeme teminine dair davacı ile aralarındaki mevcut protokolün revize edilmesi amacıyla iptal edilip, yeni protokol imzalanıncaya kadar davacıdan 10/08/1998 tarihli taahhütnamenin alındığını, işbu taahhütnameye göre; ileride hazırlanacak protokolün taraflarca imzalanması halinde, kurum ünitelerine fatura edilen malzeme birim fiyatları ile protokolde belirlenen fiyatlar arasında fiyat farkı oluşması durumunda, fazla ödemeler nedeniyle döviz bazındaki farkın kurumlarınca tahsil edileceğinin; protokol akdedilmemesi halinde ise, kurumlarına fatura edilen malzeme birim fiyatları ile kurumca tespit edilecek rayiç fiyat arasında fiyat farkı oluşması halinde, fazla ödemeler nedeniyle döviz bazındaki fiyat farkının, tahsilatın yapılacağı günkü kur karşılığı olarak kuruma defaten ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, bugün itibariyle kurum aleyhine oluşan 4.230.937 USD tutarındaki fiyat farkının ödenmediğini, kurumun davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece; davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden ise kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline, takibin 5.074 TL asıl alacak ve 1.775 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.849 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz
    yürütülmesine, asıl alacağın % 40' ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline dair verilen hüküm, davalı kurum ile dahili davalı olarak gösterilen Sağlık Bakanlığının temyizi üzerine; Dairece verilen 02/07/2020 tarihli ve 2020/1545 E. - 2020/3916 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davalı kurumun sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) numaralı bentle; “... Davalı taraf SGK olup 5510 sayılı yasanın 88/18 maddesinde “Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İİK'da yazılı tazminat ve cezalar kurum hakkında uygulanmaz” hükmü mevcuttur. Bu yasal düzenleme karşısında davalı kurum aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemez. Mahkemece, bu kalem istemin de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...”, (3) numaralı bentle ise; “...... hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından, dâhili dava yolu ile davaya hasım olarak eklenmesi ve hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya uygun değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; davalı ... yönünden hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı kuruma yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 5.074 TL asıl alacak ve 1.775 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine, icra inkar tazminat isteminin reddine; davanın ... yönünden usulden reddine ( ... lehine 4.080 TL maktu vekalet ücreti takdirine ) karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve yargılama hukukumuzda zorunlu dava arkadaşlığı dışında, bir kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliği mümkün değildir. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir.
    Somut olayda; davanın, davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve ... aleyhine açıldığı, sonrasında davacı tarafından verilen dilekçe ile ...'nın davaya dahil edilip, dahili davalı olarak kabul edilen ... hakkında hüküm tesis edildiği görülmüştür.
    Hal böyle olunca, mahkemece; davalılar ile ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi ... aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir davanın da bulunmadığı dikkate alınarak, taraf sıfatı kazanmayan ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile ... karar başlığında davalı olarak gösterilip hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi ve lehine vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438/7.maddesi hükmü gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının
    kabulü ile hüküm fıkrasının "(2) Dahili davalı ... yönünden davanın usulden reddine" ve mükerrer "(3) Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince maktu 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınmasına, bu davalıya verilmesine," bentlerinin çıkarılarak yerlerine sırasıyla;
    "2- Davada taraf olarak yer almayan ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ",
    "3- Davada taraf olarak yer almayan ... lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,"bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi