10. Hukuk Dairesi 2015/8629 E. , 2015/11338 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davalıya ödenen ölüm aylıklarının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 27.10.2004 yılında kesinleşen davalıya, 1993 yılında vefat eden annesi üzerinden, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, (09.01.2006 tarihine kadar aylığın babası tarafından alındığı anlaşılmakla) boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca kesilerek 20.10.2008-19.04.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı ... ve ... Kanununun “gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün ..."ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, ...i"nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 E.- 2011/70 K. sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle ..."nın
20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı ... 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili... sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili ...’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Eldeki somut olayda; Mahkemece, yapılan inceleme ve toplanan kanıtlardan birlikte yaşamaya dair bilgi ve belge edinilemediği,....raporunun ise; soyut ve dava konusu dönem bakımından veri içermediği, yargılama aşamasında dinlenilen tanıklardan birlikte yaşama olgusuna ilişkin kanıt elde edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 28.10.2011 tarihli ... Raporunda; 4 tanesi beyan sahibi tarafından imzalı, biri imzasız 5 komşu tanığın dava konusu dönemi de içerecek şekilde davalı ile boşandığı eşinin bir oğulları ile birlikte yaşadıkları şeklinde beyanda bulundukları, bu beyanların birbirleri ile uyumlu ve tutarlı olduğu, bazı tanıkların davalı ve eşini isim olarak belirttikleri, boşanılan eşin pazarcılık yaptığının ifadelerde yer aldığı, yargılama aşamasında bir kısım tanıkların bu beyanlarını doğrulamadıkları, davalıya kendi çalışmaları nedeniyle 01.04.2010 tarihinde aylık bağlandığı ve ölüm aylığının bu nedenle kesildiği, tarafların rapor tarihinden sonra, 02.11.2011 tarihinde yeniden evlendikleri görülmüştür.
Nüfus kayıtlarında yer alan bilgilerden davalının, 20.03.2007-22.04.2010 tarihleri arasında ... adresinde ikamet ettiği, boşanılan eşin 19.10.2011 tarihinde ... adresini beyan ettiği, bu tarih öncesinde boşanılan eşin adres ve seçmen bilgi kayıtlarının bulunmadığı, tanıklardan ..."in beyanları dikkate alındığında, kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır.
../...
O halde Mahkemece; az yukarıda yazılı adreslerin konumları araştırılmalı, boşanılan eşe ait dava konusu dönemi kapsayan adres ve seçmen bilgilerine ulaşılmalı, tutanağı tanzim eden sosyal güvenlik kontrol memurları dinlenilmeli, ... adresinde davaya konu dönemde kimlerin ikamet ettiği ve elektrik-su aboneliklerinin kimin adına olduğu araştırılmalı, Medula sağlık sistemi ve banka kayıtlarında yer alan adres bilgilerine tarihleri de sorulmak suretiyle ulaşılmalı, pazarcılar esnaf odasından boşanılan eşin kaydı araştırılmalı, davalının Kurumda yer alan adres bilgilerine ulaşılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirilmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.