10. Hukuk Dairesi 2015/981 E. , 2015/11322 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Avusturya sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti ile ödenmeyen aylıkların toplu olarak ödenmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, aylıkların toplu olarak ödenmesi isteminin reddi ile, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve Mahkemenin, ... sigortasına giriş olan 01.06.1988 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğuna ilişkin kabulünün yerinde olmasına göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Yasa hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6. maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun
gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23. maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (... İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2. maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. 3201 sayılı Kanunun 6. Maddesinin B bendi ile tekrar yurtdışına gitmek değil, yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışmak ve ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği almak, aylığın kesme nedeni olduğu belirtilmiş; 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanıp altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunmuş olanların, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını “3201 sayılı Kanuna göre aylık alanlara mahsus yoklama belgesi” vererek, aylıklarını almaya devam edebilecekleri, Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 14. maddesi ile hüküm altına alınmış olup, yurtdışında uzun süre kalmak, tek başına bir aylık kesme nedeni teşkil etmemektedir.
Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
Bu halde, 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince, borçlanılan süreler gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurtdışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona ermesi gerekmekte olup; dosya içerisinde yer alan 19.12.2013 tarihl...Kurumu sigorta bilgileri döküm belgesinde davacının 01.03.2013 tarihinden itibaren devam eden serbest meslek çalışması belirtildiğinden, Mahkemece, tahsis talep tarihi ve sonrası süre yönünden davacı için kesin dönüş şartının belirlenmesiyle ilgili olarak yurtdışından aylık alıp-almadığı veya yurtdışında çalışıp-çalışmadığı ya da çalışmaya dayalı olarak yardım alıp-almadığı resmi belgeler, yeni tarihli ...Kurumu sigorta belgesi vs. ile kesin dönüş şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsiz bulunuştur.
2- Öte yandan, 6100 sayılı HMK nun Hükmün Kapsamı başlığını taşıyan 297. maddesinin c bendinde hükmün, “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” kapsayacağı ve “Hükmün Yazılması” başlığını taşıyan 298. maddesinin 2. fıkrasında ise “gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı” düzenlemesi amirdir. Kararın, hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgili olup, hükmü temyiz etmeyen yönünden sonuç doğurması gerekeceği de gözetilerek, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; 01.10.1963 doğumlu olan davacının, 29.01.2014 tarihli başvurusu üzerine, yurtdışında geçen borçlanmaya esas sürelerinden, 3201 sayılı Kanun kapsamında 5450 günlük süreyi, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında 24.04.2014 tarihinde ödeme yaparak borçlandığı, aynı tarih itibariyle tahsis talebinde bulunduğu, Mahkemece 506 sayılı Yasa"nın Geçici 81 B/h maddesi uyarınca 25
../...
yıl sigortalılık süresi, 51 yaş ve 5450 gün prim ödeme şartları yerine getirildiğinden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2014 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği, hükmün gerekçesinde ise, davacının 51 yaşını 01.10.2014 tarihi itibariyle dolduracağı, bu nedenle 01.11.2014 tarihinden itibaren yaşlılılık aylığına hak kazandığının belirlendiği, anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hüküm fıkrasında 01.05.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespitine karar verilirken, gerekçede, 01.11.2014 tarihinden itibaren yaşlılılık aylığına hak kazandığının belirtilmiş olması, hüküm fıkrası ile hükmün gerekçesi arasında çelişki niteliğindedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, davacının yaşlılık aylığı tahsisi bakımında kesin dönüş şartı irdelenmeksizin, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki oluşturulacak şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.