17. Hukuk Dairesi 2013/11986 E. , 2014/5216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2013
NUMARASI : 2013/764-2013/70
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında, Hakem Heyetince verilen 02/04/2013 gün 2012/2117.42 Esas ve 2013/603 Karar sayılı kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce Daire’mize gönderilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı şirket temsilcisi firmalarının rent a car hizmeti sunduğunu belirtip, müvekkiline ait davalıya kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın ikame araç hizmeti için müşteriye teslim edildiğini ve aracın tek taraflı kaza sonucu hasarlandığını bildirerek 39.000,00 TL hasar bedeli ile 2.800,00 TL 40 günlük kira bedeli kaybı olmak üzere toplam 41.800,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sigortalı araçta sürücü değişikliği yapıldığını ileri sürerek davacının doğru ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmediğini ve iyiniyet kurallarına aykırı biçimde sigorta kapsamında olmayan bir olayı sigorta teminatı içindeymiş gibi bildirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Hakem heyetince toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafça ihbar yükümlülüğünün kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı şekilde yerine getirilmediği belirtilerek başvurunun reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
K. Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması vey aaracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin K. Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, K. Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya bakıldığında; kaza tesbit tutanağında, olay mahalline gelindiğinde, aracın gidiş istikametine doğru yolun solundaki kafes tel örgüsü ile örülü beton direklere aracının ön kısmı ile çarparak şarampole düşmüş vaziyette olduğu, kaza yerinde araçta tek başına olduğunu beyan eden H. Ö. bulunduğu ve aracın ön sağ koltuğunun yatık vaziyette olduğu, H. Ö.’ın araç sürücüsü olduğuna dair görüş ve kanaate varılmadığı belirtilmiştir. Yapılan alkol muayenesinde H.Ö.in alkolsüz olduğu tespit edilmiştir. Davalı sigorta şirketince hasar bedelinin araçta sürücü değişikliği yapıldığı ve araç sürücüsünün kaza anında yalnız olmadığı, doğru ihbar yükümlülüğünün kasten yerine getirilmemiş ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususun sanki teminat içindeymiş gibi ihbar edildiği bildirilerek ödenmediği anlaşılmaktadır.Hakem heyetince, araç sürücüsü olduğu belirtilen H. Ö.’ın aracın hasarlı halinden hiç yara almadan çıkmasının olağan dışı bir durum olduğu, aracın H. Ö.tarafından kiralandığı beyan edilmesine rağmen kira sözleşmesinde aracı kiralayanın Y. Ü. olduğu, ancak Y. Ü.’nün de aracı arkadaşı olan H. Ö.’a emaneten verdiğine ilişkin beyan bulunduğu, davacı şirketin A.Sigorta A.Ş.’ye yazdığı yazıda kazaya karışan aracın H. Ö.’a ikame araç olarak kiraya verildiğinin belirtildiği, olayın çelişkili olduğu bildirilip, ihbar yükümlülüğünün kasden ve iyiniyet kurallarına aykırı bir şekilde yerine getirilmemesi sonucu rizikonun teminat kapsamına girmemesi nedeniyle başvuru reddedilmiştir.
Davalı vekili, kazanın davacı vekilinin belirttiği şekilde olmadığını, sürücü değişikliği yapıldığını belirtmiş ise de aksini ispata yarar somut deliller ileri sürmüş değildir. Ayrıca davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme şeklini kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı şekilde bildirdiği sabit olmamıştır. Kazada sigorta şirketinin belirttiği gibi sürücü değişikliği yapılmış olsa dahi bu durum tek başına sigorta teminatı dışında kalan haller kapsamında olmayıp sigorta teminatı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispatı gerekir. Açıklanan nedenle doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmediği veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde imiş gibi ihbar edildiği ve ispat yükünün yer değiştirdiği, kazanın davalı sigorta şirketinin iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde dahi teminat dışı olduğu somut delillerle kanıtlanamamıştır.
Dosya arasındaki deliller ve kaza tespit tutanağına göre davacı aracının hasarlandığı sabit olup, rizikonun kasko sigortası geçerlilik süresi içinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı itibariyle, sigortacı ileri sürdüğü hususları ispat edebilmiş değildir.
O halde, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar ve kira bedeli kaybı yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2.Davacıya ait aracın kasko poliçesinde, araç üzerinde Türkiye İ. Bankası B. cad. Ç. Şubesinin rehin hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Dain ve mürtehin sıfatı bulunan dava dışı bankanın, tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığı konusu araştırılmamıştır. Bu durumda dain ve mürtehin sıfatı olan Türkiye İ. Bankası A.Ş. B.Cad. Ç. şubesinin muvafakatı olup olmadığınının araştırılması, bankanın muvafakati sağlandığı takdirde davanın incelenmesine devam edilerek sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde bu husus araştırılmadan eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Ç. Ş. O.San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.