10. Ceza Dairesi 2021/5979 E. , 2021/9991 K.
"İçtihat Metni"İtiraz eden :Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Suç :Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarih, 2013/570 esas ve 2014/ 87 sayılı kararı ile mahkûmiyetine karar verilmiş, sanığın temyiz başvurusu üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama düşünceli tebliğnamesi ile dosya Yargıtay 20. Ceza Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 20. Ceza Dairesince 14/06/2016 tarih, 2015/5756 esas ve 2016/3742 sayılı temyiz isteminin reddine dair karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz yazısında "Sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 Sayılı TCK. 191/1, 62/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına ilişkin ... (Kapatılan)1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/02/2014 tarih, 2013/570 esas ve 2014/87 karar sayılı hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Başsavcılığımızın 31/10/2014 tarih ve 2014/116118 sayılı tebliğnamesiyle onanması talep edilmiş olup, temyiz incelemesi sonucunda Yüksek Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/06/2016 gün ve 2015/5756 Esas, 2016/3742 Karar sayılı ilamında sanığın yüzüne karşı 18.02.2014 tarihinde verilen hükmün 1412 sayılı CMUK"un 360/1. maddesinde öngörülen bir haftalık kanuni süresi geçtikten sonra sanık tarafından 07.03.2014 tarihli dilekçe ile temyiz edildiği belirtilerek, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. ve 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca sanığın temyiz isteğinin REDDİNE karar verilmiş ise de;
Mahallinden gönderilen dosyanın incelenmesinde, hükmün sanığın yüzüne karşı değil, gıyabında verildiği ve gerekçeli kararın sanığa Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla 03/03/2014 tarihinde tebliği üzerine, sanığın 07/03/2014 havale tarihli dilekçe ile bir haftalık
yasal süresi içerisinde temyiz ettiği ve sehven temyiz isteminin reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; itiraz yoluna başvurulması zorunlu görülmüştür.
Bu itibarla; temyiz isteminin reddine ilişkin Yüksek Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/06/2016 gün ve 2015/5756 Esas, 2016/3742 Karar sayılı kararın kaldırılarak,
1-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması gözetilerek sanık ... hakkındaki hükmün CMUK. 321. maddesi uyarınca BOZULMASI,
İtirazın kabul edilmemesi halinde ise, dosyanın Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur." demek suretiyle, Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/06/2016 tarih, 2015/5756 esas ve 2016/3742 sayılı temyiz isteminin reddine dair kararın kaldırılarak, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarih, 2013/570 esas ve 2014/87 sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
C)CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ:
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesi:
(1) Yargıtay Ceza Dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz
(2) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen fıkra) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.
2-5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanununun 308"inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden sanık hakkındaki itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne,
2- Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/06/2016 tarih, 2015/5756 esas ve 2016/3742 sayılı temyiz isteminin reddine dair kararın KALDIRILMASINA,
3- Sanık hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
1-Soruşturma ve kovuşturma evraklarının hukuki denetime olanak sağlayacak şekilde aslı yada onaylı suretleri dosya arasında bulundurulmadan hükme esas alınması
2-5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, duruşma açılmasını müteakip, sanığın duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam edilerek hükmün açıklanacağına ilişkin ihtarı içeren meşruhatlı davetiye ile duruşmadan haberdar edilip savunmasının alınması gerektiği gözetilmeksizin adresine eksik şerh içeren tebligat çıkarılarak duruşma günü tebliğ edilmesi ve savunma hakkını kısıtlayacak şekilde savunması alınmadan hüküm kurulması,
3-Sanık hakkında, eylemi nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, dolayısı ile hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra, işlemiş ise 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan budavanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7.
maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
4-Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK"nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5-Hükümden sonra TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 7242 sayılı Kanunun 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA,
12.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.