10. Hukuk Dairesi 2015/9678 E. , 2015/11270 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma sonrası yapılan yargılamada ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 04.07.2009 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ... ve ...Kanunudur.
Mahkemece verilen ilk karar; Dairemizin, 18.11.2013 günlü 2012/10107E. Ve 2013/21560 K. sayılı ilamı ile öncelikle, ceza davasında mahkum olan kişilerin de kusurunu irdeleyen oluşa uygun bir kusur raporu alınması, ardından tüm raporlara göre 5510 sayılı Yasa kapsamında gerçek zarar hesabı yapılması yönüyle bozulmuş ve mahkemece, bozmaya uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara ve usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Eldeki davada; bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Mahkemece bozma sonrasında getirtilen ceza dosyası içeriğinden davaya konu olayda İş güvenliği mühendisi ...ile işveren vekili..."in her ikisinin de kusurlu bulunarak cezalandırma yoluna gidildiğinin belirgin olmasına rağmen, aldırılan kusur raporunda; işveren vekili... hakkında verilmiş bir ceza hükmünün bulunmaması nedeniyle kusur verilmeme gerekçesi isabetsiz görülmüştür. Bu nedenle, her ikisi bakımından verilen ceza mahkemesi kararı dikkate alınarak..."e de bir miktar kusur verilmek suretiyle oluşa uygun bir kusur raporu aldırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekli olup; verilecek kararda, davacı Kurum vekilinin ıslah dilekçesinde teselsüle dayalı talepte bulunmadığı hususu da gözetilmelidir.
Kabule göre de, rücuan tazminat davaları nispi vekalet ücretine tabi olmasına rağmen, hesap hatası yapılması suretiyle, yazılı şekilde eksik vekalet ücreti tayini isabetsizdir.
O halde, mahkemece, ilk bozma kararı çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.