10. Hukuk Dairesi 2015/10762 E. , 2015/11266 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile 01.05.2003 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda 04.03.2015 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, taraflara tefhim edilen karar davalının avukatına 10.04.2015 tarihinde usulünce tebliğ edildikten sonra 27.02.2015 tarihinde elektronik imza ile UYAP sistemi üzerinden, imzalalanarak kayıt edilmiş ve 01.04.2015 tarihinde de davalı avukatınca verilen temyiz dilekçesi mahkemenin 10.04.2015 tarihli ek kararı ile hükmün temyizi için yasal 8 günlük sürenin geçtiğinden bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ve bu ek kararın davalı avukatına 24.04.2015 tarihinde tebliği sonrasında davalı avukatının 22.04.2015 havale tarihli dilekçesi ile ek kararı temyiz edildikten ve Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Mahkemece davalı Kurum avukatının temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığı gerekçesi ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de,mahkemece verilen kararın davalı Kurum avukatına tefhim edilip tebliğ edilmediği, hükmün fer"ilerinin açıklanmaması nedeniyle, hükmün tefhiminin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294 ve 297. maddelerindeki unsurları ve gerekçeyi içerecek şekilde yapılmadığı, buna göre henüz temyiz süresinin işlemeye başlamadığı gözardı edilerek, temyiz isteminin süresinde kabul edilmesi gerekirken, mahkemece temyiz süresinin geçtiğinden bahisle verilen 10.04.2015 tarihli ek kararın BOZULMASINA;
2-Asıl karar yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince;
Görülmekte olan dava, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra henüz derdest olup, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Davacının 04.04.2003 tarihli tahsis talebine Kurumca 23.01.2004 tarihli kararıyla 1479 sayılı Yasanın 28"inci maddesi kapsamında bedeni çalışma gücü kaybının en az 2/3 oranında kaybetmediği gerekçesi ile red cevabı verildiği, davacının 08.04.2005 tarihli tahsis talebine ise Kurumca 26.09.2005 tarihli kararı ile aynı şekilde 1479 sayılı Yasanın 28"inci maddesi kapsamında 2/3 oranında bedeni çalışma gücü kaybı bulunmadığından
bahisle talebinin reddolduğuna dair cevap verildiği, en son 30.11.2006 tarihli tahsis talebinin de aynı gerekçelerle reddolduktan sonra açılan eldeki davada, mahkemece davacının sevkedildiği ... Kurulunca 25.02.2011 tarihinde davacının çalışma gücünün 2/3 oarnında kaybetmediği gerekçesi ile malul sayılamayacağına karar verildiği, en son Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 19.12.2014 tarihli kararında davacının bedeni çalışma gücünün 2/3 oranında yitirdiği ve malul sayılması gerektiğine dair alınan raporu nedeniyle mahkemece yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, aldırılan raporlar arasındaki açık çelişki giderilmeden verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesidir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, ...veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden... İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir.
......l Kurulunca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin, ... ile ... ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde, amacın, uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp, uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, ... Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; ... raporuyla, ... 3. İhtisas Kurulu raporları arasında mevcut çelişkinin giderilmesi için, tüm tedavi evrakları da eklenerek ... Kurulundan çelişkiyi gideren ve maluliyet başlangıcını da belirtecek şekilde rapor alınmalı, davacıdaki mevcut hastalık ve arazların, malûl sayılacak derecede olup olmadığının, malul ise, 5510 sayılı Yasanın 27.maddesi hükmü de dikkate alınarak, maluliyet başlangıcı ve maluliyet aylığı başlangıç tarihi de usulünce belirlenmeli; bu kapsamda 5510 sayılı Kanun"un 25 ve 26. maddelerinde öngörülen maluliyet aylığı bağlama koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeli ve şayet maluliyet başlangıcının, tahsis talep tarihinden önceki bir tarih olduğu belirlenirse, tahsis talebini takip eden aybaşı, sonraki bir tarih olduğu belirlenirse de, bu tarihi takip eden aybaşı itibariyle ve infaza elverişli şekilde aylık bağlanmasına karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.06.2015 günü oybirliği ile karar verildi.