19. Hukuk Dairesi 2018/2791 E. , 2018/6286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı asil, davalı bankaca kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı olarak aleyhine takip başlatılmış ise de kendisinin kefil olarak sözleşme imzalamadığını, kredi asıl borçlularıyla akraba olması nedeniyle sorumlu tutulmak istendiğini ileri sürerek, icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Yönetimi AŞ vekili, davacının takibe konu kredi borcundan dolayı sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, takibe konu alacağın ..."ye temlik edildiğini, bu nedenle taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava dışı şirket ile davacı banka arasında akdolunan 30.06.2005 tarihli kredi sözleşmesinde davacının kefil olarak yer aldığı gibi ayrıca 27.06.2005 tarihli resmi senetle davacı banka yararına taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirdiği, böylece hem kefil hem de ipotek veren sıfatıyla kredi borcundan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.11.2014 gün, 2014/10712 E.- 2014/16983 K. sayılı ilamında ""Davacı banka tarafından icra takip dosyasına dayanak olarak herhangi bir kredi sözleşmesi sunulmadığı gibi, takibe dayanak olarak ibraz edilen 04.07.2007 tarihli ihtarnamede ise alacağın temeli olarak 14.03.2006 ve 30.06.2005 tarihli iki ayrı genel kredi taahhütnamesinden bahsedildiği, ancak takip alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı açıklanmamıştır. Dosyaya delil olarak sunulan iki ayrı sözleşmeden sadece 30.06.2005 tarihli olanında davacının kefil sıfatıyla yer aldığı, ancak diğer sözleşmede bir imzası bulunmadığı görülmektedir.
Bu olgular karşısında davacının takip borcundan sorumlu olup olmadığının tespitine yönelik olarak mahkemece anılan sözleşmeler de gözetilerek ve banka ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bankanın kredi alacağı bulunup bulunmadığı, var ise hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve miktarının ne olduğu hususlarının tespit ettirilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.""gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dairemizin 26.11.2014 gün, 2014/10712 E.- 2014/16983 K. sayılı bozma ilamında banka ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği belirtilmiş olup mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde alınan bilirkişi raporu banka kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmaksızın düzenlenmiş olup, bu nedenle eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile banka kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bozma ilamında belirtilen hususlar değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de davalı ..."ın alacağı temlik etmesi nedeniyle davada taraf sıfatı bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın reddi gerekirken kabulü yerinde değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 04/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.