17. Hukuk Dairesi 2013/5376 E. , 2014/5160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2013
NUMARASI : 2006/83-2013/29
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar B. U..Nak.Tur.Tic.Ltd.Şti. ve E.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın sebebiyet verdiği kazada karşı araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ileri sürerek, iş göremezlik zararları yönünden ıslahla birlikte 52.516,71 TL. maddi tazminatın ve 10.000,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, ıslah edilen maddi tazminat talebinin kabulüne (maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketinin poliçe limiti 40.000,00 TL.dan sorumlu tutulmasına) sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat talebinin reddine, diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat talebinin 10.000,00 TL. olarak kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar B. U..Nak.Tur.Tic.Ltd.Şti. ve E.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle manevi tazminat talebi ile ilgili olarak hüküm kurulurken olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay nedeniyle duyulan acı ve elemin derecesi ve B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınmış bulunduğuna göre, davalılar B.. U..Nak.Tur.Tic.Ltd.Şti. ve E.. K.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hükmedilen maddi tazminat için olay tarihindeki trafik (ZMSS) poliçe teminat limiti açık bir şekilde belirlenmeden sadece dosyada mevcut poliçe suretindeki bilgiler esas alınarak davalı sigorta şirketinin 40.000,00 TL. poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Oysa; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı"nca 01.1.2004 tarihinden sonra yapılacak poliçeler için zeyilname düzenleme zorunluluğu kaldırılmış ve otomatik teminat artışı getirilmiş olup, somut olayda trafik sigorta poliçesi 23.10.2004 tarihinde düzenlenmiştir.
Öte yandan; bu yönüyle davalı sigorta şirketi lehine olan mahkeme hükmü davacı tarafından temyiz edilmeyip, temyiz eden davalıların da esasen diğer davalı lehine olan hükmü onun aleyhine temyiz etme hakkı yok ise de; dava konusu zarara neden olan aracın işleten, sürücü ve sigortacısı olan davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebetin ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu tartışmasızdır.
Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçlularında alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (BK 146/1md.) Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK 146/1md) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe yada aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez.
Buna göre, rücu davası dikkate alındığında temyiz eden davalıların (işleten ve sürücünün) diğer davalı sigortacı lehine olan hükmü onun aleyhine temyizde hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.
Zira sorumluluk davasındaki karar kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalılarında sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır. (Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı müteselsil sorumluluk hükümlerine göre davalılar aleyhine dava açmış, mahkemece davalı sigortacı lehine kurulan hüküm davacı yanca temyiz edilmemiş buna göre, hükmü temyize gelmeyen davacı ile anılan davalı yönünden hüküm kesinleşerek davalı sigortacı lehine, usulü müktesep hak oluşmuş ise de; temyiz eden davalının davalı sigortacıdan aralarındaki iç ilişkiye göre bunu rücu edebileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında mahkemece davalı sigortacının olay tarihi itibariyle sorumlu olduğu teminat limitinin açıkça belirlenmesinden sonra hükmedilen maddi tazminat yönünden bu davalının sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak ve taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiği gözetilip icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak, sadece, davalı sigortacının sorumlu olduğu teminat limitinin tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar B. U..Nak.Tur.Tic.Ltd.Şti. ve E.. K.."ya geri verilmesine 7.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.