9. Hukuk Dairesi 2010/39434 E. , 2013/3511 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, bakiye süre ücreti, ... sigortası, bedeli tahsis edilmeyen
araç nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 14.03.2007 tarihinden itibaren 6 ay davalı holdingin unvan değişikliği yapmadan önceki şirketi olan ...... Holding AŞ’de çalıştığını, daha sonra 2007 Eylül ayında aynı holding bünyesinde bulunan şirketlerden Ahsen Kimya AŞ’nin Genel Müdürlüğü görevine getirildiğini, bu görevini 11 ay boyunca sürdürdüğünü, daha sonra ...... Holding AŞ’nin unvan değişikliğine gittiğini ve unvanını ... Holding AŞ olarak değiştirdiğini, davalı şirketin YK Başkanının bu değişiklik sonrasında davacıya davalı Holdingin CEO’su olarak görev yapması için teklifte bulunduğunu, bunun üzerine davacı tarafından davalı şirket YK Başkanına aralarında yapılacak iş akdinin en az 36 aylık olması halinde kabul edebileceğini belirttiğini, şirket YK tarafından kabul edildiğini ve davacının 07.08.2008 itibariyle davalı ... CEO’su olarak göreve başladığını, davacının işe başlama tarihinden önce 23.07.2008 tarihinde davalı şirketle aralarında yapacakları iş sözleşmesini hazırlayarak şirket YK üyesi ve murahhas azasına mail olarak yolladığını, davacının iyiniyetli olarak ve sözleşmenin imzalanacağına güvenerek Ağustos ayı itibariyle davalı ... CEO’su olarak çalışmaya başladığını, davalı şirket YK üyesi ...’nun sözleşmenin bir maddesine dair çekincesini ilettiğini, bu maddenin davacının prim alacaklarına dair olduğunu, sözleşmedeki diğer koşulları ise kabul ettiğine dair davacıya mail yoluyla cevap verdiğini, davacının iş bu sözleşme kapsamında 07.08.2008 tarihinden itibaren holdingin CEO’su olarak şirket bünyesinde yer alan birçok şirkette YK üyeliği görevini yürüttüğünü, 03.11.2008 tarihinde YK’nun oybirliği ile aldığı kararla işten çıkarıldığının 05.11.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, işten çıkarmanın sebebine dair davacıya herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, 05.11.2008 tarihinde ibraname yapıldığını ve davacının tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şirket tarafından hesaplanan kıdem, ihbar tazminatı, ödenmemiş maaşları ve yıllık izin alacaklarını aldığını, ibraname yapılırken mail ortamında hazırlanan ve şirket YK tarafından kabul edilen sözleşmenin dikkate alınmadığını, sözleşme uyarınca davacının 01.08.2008 tarihinden 01.08.2011 tarihine kadar olan iş sözleşmesi süresi boyunca zamlar hariç aylık 20.000 TL maaş alacağını, sözleşmenin taraflardan birisinin makul sebep belirtmeden sona erdirilmesi halinde sözleşme dönemi sonuna kadar olan ücretlerin tamamının ödeneceğini, buna rağmen davacının iş akdinin sonlandırıldığı tarihten sözleşmenin bitiş tarihine kadar olan aylık ücret alacaklarının ödenmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 01.08.2011 tarihine kadarki ücret alacağının, davacı, eşi ve 3 çocuğu için 01.08.2011 tarihine kadar yaptırılması gereken tam kapsamlı özel ... sigortası bedelinin, 01.08.2011 tarihine kadar tahsis edilmesi gereken ama tahsis edilmeyen araç nedeniyle uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işveren vekili olarak çalıştığını, işin yürütülmesinden sorumlu bir kişi olarak bu tür taleplerde bulunamayacağını, iş ilişkisinin davacının kusurlu hareketleri ile haklı olarak feshedildiğini, tüm hakları ve tazminatlarının eksiksiz ödendiğini, ne var ki, taraflar arasında dava dilekçesinde belirtilen hükümleri içeren bir sözleşmenin ne İş Kanunu ne de BK hükümlerine göre kurulmadığını, iddia olunan e mail metninde müvekkili şirket yetkililerinin imzasının da yer almadığını, müvekkili şirketin TK hükümlerine göre kurulmuş tüzel kişiliği haiz bir şirket olduğunu, iddia olunan metinlerde şirketin imza sirkülerine göre imza yetkililerinin herhangi bir imzası ve bu yönde iradelerinin bulunmadığını, şirketi temsil ve ilzama yetkili herhangi bir yetkili tarafından imzalanmış bir sözleşme söz konusu olmadığını, müvekkili şirketi bağlayıcı herhangi bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğini, dava konusu sözleşmenin süresinin 3 yıl olarak belirlendiğinden bahsedildiğini, ancak herhangi bir yazılı ve imzalı metinden bahsedilmediğini, kaldı ki böyle bir metin de bulunmadığını, böyle bir anlaşma varsa 1 yılı aşkın süreli olduğu belirtildiğinden sözleşmenin mutlaka yazılı olarak düzenlenmesinin İş Kanunu gereği yasal bir zorunluluk olduğunu, ortada yazılı olarak hazırlanmış ve imzalanmış bir sözleşme de olmadığını, ne davacının elinde, ne de müvekkili şirkette böyle bir sözleşme bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının icap yaptığı ve davalının da e-maildeki ifade nazara alındığında bu icabın prim maddesi hariç diğer maddeleri kabul edildiği ve böylece icap ve kabul ile bir akdin doğduğu, böylece bir yazılı akdin mevcut olduğu, zira ibraz edilen ibranamede davacının akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmek suretiyle sona erdirildiği ve giderek de ibraname karşılığı bunların ödenmiş olduğu ve ortada haklı bir feshin bulunmadığı, iş akdinin fesih yazısında da akdin İş Kanunun 17. Maddesine dayalı olarak fesih edildiği, ilk sözleşme metnine göre davacının işe başlangıç tarihinin 1.8.2008 olduğu ve 3 yıllık sözleşme olduğundan bitim tarihinin ise 1.8.2011 olarak kabulünün gerektiği, özel ... sigortası bedelleri ve tahsil edilmeyen araç nedeni ile uğranılan zarar için iddialarını ispat edemediği ve son oturumda bunları atiye bıraktığını beyan ettiği, ancak bu talebinin davalı vekili tarafından kabul edilmediği, ücret alacağının ise rapor halinde bilirkişi tarafından hesaplandığı, bilirkişice hesaplanan 433.544.18 TL kalan süre ücret alacağı Mahkemece fahiş kabul edildiğinden takdiren %80 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak geriye kalan ve % 20 "e isabet eden 86.708.83.TL’nin davacının alması gereken ücret alacağını teşkil ettiği anlaşıldığından ücret alacağı yönünden bilirkişi raporundaki hesaplamalardan takdiren %80 oranında indirim yapılarak davanın kabulüne, diğer istemler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif nedenlerin varlığı gerekir.
Borçlar Kanununun 338 inci maddesinde, “Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur” kuralı mevcuttur. Anılan hükme göre tarafların belirli süreli iş sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmesi yeterli görüldüğü halde, 1475 sayılı Yasa uygulamasında, ... kararları doğrultusunda belirli süreli iş sözleşmelerine sınırlama getirilmiş ve sürekli yenilenen sözleşmeler bakımından ikiden fazla yenilenme halinde, sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüşeceği kabul edilmiştir (... 9. HD. 7.12.2005 gün 2005/12625 E, 2005/38754 K).
İş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle belirli - belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemi daha da artmıştır (... 9. HD. 13.6.2008 gün 2007/19368 E, 2008/15558 K.). 4857 sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.
Öte yandan değinilen 11 inci madde, 18 Mart 1999 tarihli 1999/70 EC Konsey Yönergesi ile birlikte ele alınmalıdır. Çerçeve sözleşmesinin 4 üncü maddesinde ayrım gözetmeme ilkesi vurgulanmıştır. Buna göre iş koşulları açısından, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilere yapılacak farklı muamele esaslı nedenlere dayandırılmadığı sürece, yalnızca belirli süreli iş sözleşmesi ve iş ilişkisi ile çalışmasından dolayı, emsal kadrolu işçilerden daha dezavantajlı davranılmayacaktır.
Sözleşmenin 5 inci maddesinde ise kötü niyete karşı önlem konusu ele alınmıştır. Birbirini takip eden belirli süreli iş sözleşmeleri veya istihdam ilişkisinden kaynaklanan istismarların önlenmesini amaçlayan yasal düzenlemelerin bulunmaması halinde; üye devletlerin, sosyal taraflara danıştıktan sonra ... yasalar, toplu sözleşmeler veya uygulamaya göre belli başlı bazı sektörlerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, aşağıdaki tedbirlerden bazılarını alma zorunluluğu vardır.
1.(a) Bu türden akit veya istihdam ilişkilerinin yenilenmesini haklı kılacak nesnel gerekçeler tespit edilmesi,
1.(b) Yinelenen belirli süreli iş sözleşmeleri veya istihdam ilişkilerinin azamî toplam süresini belirlenmesi,
1.(c) Bu türden sözleşme veya istihdam ilişkisin kaç kez yenilenebileceğinin saptanması.
1.2. Sosyal taraflara danıştıktan sonra, üye devletler elverişli olan durumlarda belirli süreli iş sözleşmesi veya istihdam ilişkisinin,
1.(a) Yenilenmiş sayılacağına,
2.(b) Belirsiz süreli iş sözleşmesi veya istihdam ilişkisi sayılacağına dair koşullar belirleyeceklerdir.
Öte yandan 1999/70 sayılı Konsey Direktifinin önsözünde, Essen Konseyi sonuç bildirgesinde “çalışanların istemleri ve rekabetin gereklerini karşılayacak daha esnek bir iş örgütlenmesini özellikle göz önünde tutan istihdam yoğun büyüme” anlayışına uygun olarak alınması gerekli önlemler vurgulanmaktadır. 1999 yılı İstihdam Politikası Ana Hatları Hakkında 9 Şubat 1999 tarihli Konsey Tavsiye Kararı, “Sosyal tarafları işletmeleri daha verimli ve rekabetçi kılmak ve esneklik ile iş güvenliği arasında gereken dengeyi sağlayabilmek amacıyla, bulundukları her düzeyde esnek çalışma düzenlemeleri dahil, iş örgütlenmesinin modernize edilmesi için sözleşme görüşmeleri yapmaya” davet etmiştir.
Ayrıca, Hizmet ilişkisine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 sayılı ... Çalışma Sözleşmesine göre; bu sözleşmenin koruyucu hükümlerinden kaçınmak amacıyla belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına karşı yeterli güvenceler alınması gerektiği vurgulanmıştır (m 2/3).
Gerek 158 sayılı İLO Sözleşmesi gerekse 1699/70 sayılı Konsey Direktifi, bir taraftan esnek çalışmayı özendirirken diğer taraftan güvenliğe önem vererek bir denge amaçlamıştır. Başka bir anlatımla esnek çalışma modellerinin kötüye kullanılmaması gerektiğini özenle vurgulamıştır.
Sözü edilen normatif dayanaklar uyarınca, işçinin niteliğine göre sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olarak değerlendirilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Buna karşın, yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem arz etmektedir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430 uncu maddesinde ilk defa yapılacak olan sözleşmelerde objektif neden öngörülmemiş oluşu, önceki özel kanun olan İş Kanunu’nun 11 inci maddesindeki objektif nedenlerin varlığını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde, esaslı bir neden olmadıkça belirli süreli iş sözleşmelerinin birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamayacağı kuralı ile bir ölçüde koruma sağlanmak istenilmiştir. Belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması ve yenilenmesi, işçinin iş güvencesi dışında kalması sonucunu doğurmamalıdır. Belirli süreli iş sözleşmelerinde, 4857 sayılı Yasanın 15 inci maddesinde değinilen sürenin aşılmaması koşuluyla deneme süresi konulabilir.
Somut olayda, davacı ile davalı işveren arasında belirli süreli hizmet akdi düzenlenmesini gerektirir, objektif ve nesnel bir durumun varlığı davacı tarafından kanıtlanmadığından, iş sözleşmesinin baştan beri belirsiz süreli kabulü ile bakiye süre ücretinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.