16. Hukuk Dairesi 2019/4567 E. , 2021/4205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tescili harici bırakılan sınırlarını belirttiği taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına ya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 137,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, belediye sınırları ve imar planı içerisinde bulunan taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. ve 17. maddeleri uyarınca imar-ihya yoluyla kazanılmasının mümkün bulunmadığı, dava konusu taşınmaz hakkında tespit harici bırakılma işleminin yapıldığı 1967 yılından itibaren imar planı kapsamına alındığı 1986 tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, taşınmazın bulunduğu yer, konumu ve özellikleri itibariyle, öncesinin imar ihyaya muhtaç olup olmadığı noktasında yapılan değerlendirme yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesinde; orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz malların 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edileceği, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda ise bu hüküm uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Diğer bir anlatımla anılan madde gereğince, imar-ihyaya muhtaç olan taşınmazların onaylanmış imar planı kapsamında kalması halinde onay tarihine kadar imar ihyasının tamamlanmış ve devamında 20 yıllık zilyetlik süresinin doldurulmuş olması halinde kişiler adına tesciline karar verilebileceği tartışmasızdır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulünde bulunmakta olup, çözümlenmesi gereken husus taşınmazın öncesinin imar ihyaya muhtaç olup olmadığı noktasında bulunmaktadır. Zira aynı madde kapsamı uyarınca, öncesinde imar ihyaya muhtaç bulunmayan, boş (hali) arazilerin zilyetlikle tasarruf edilmeye başlanması ve sürdürülmesi halinde 20 yıllık zilyetlik süresinin dava tarihine göre belirlenmesi gerekecektir. Hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, taşınmazın tesis kadastrosu sırasında ne amaçla tescil harici bırakıldığının belirtilmediği bildirilmiş ise de, tesis paftası incelendiğinde, çekişmeli taşınmazın köy yerleşim içinde kalan çevresinde yakın mesafelerde kişiler adına ev niteliğiyle tespit ve tescil edilen taşınmazların bulunduğu görülmekte olup, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar, taşınmazın öncesinde boş bir yer olduğunu, tarım arazisi olarak da kullanılan bir yer olmadığını, davacının yaklaşık 25 yıl kadar önce ev yaptırarak kullanmaya başladığını beyan etmeleri; 06.04.2015 havale tarihli orman bilirkişi raporunda, 1985 tarihli hava fotoğrafında üzerinde ev olduğunu bildirilmesi ve ziraaçi bilirkişi tarafından verilen raporda, taşınmazın 25 yılı aşkın bir süredir ev ve bahçesi niteliğiyle kullanıldığının, inşaat bilirkişisi tarafından verilen raporda ise evin yaklaşık 20 yıl kadar önce yapıldığının belirtilmiş olması karşısında, çekişmeli taşınmazın öncesinin taşlık, kayalık, çalılık gibi imar-ihya gerektiren yerlerden mi yoksa köy içi boşluk mu olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazın bulunduğu bölgeye ait 1976-1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarının bulunduğu bilindiğine göre, bu dönemlere ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilmeli, bundan sonra dosya jeodezi ve fotogrametri mühendisine tevdii edilerek, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi yaptırılmak suretiyle, taşınmaz bölümünün sınırını ve niteliğini, taşınmazın öncesinin taşlık-çalılık gibi imar ihyaya muhtaç olan yerlerden mi olduğu, yoksa boş (hali) nitelikte mi bulunduğu, imar ihya gerektirir yerlerden olması halinde imar ihyanın ne zaman tamamlandığı hususlarını açıklayan, zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; TMK’nun 713. maddesinde öngörülen ilanlar yöntemine uygun şekilde yaptırıldıktan sonra, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, taşınmazın öncesine ait niteliği tam ve doğru bir şekilde belirlenmeden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.